13 Ocak 2008 Pazar

2008’de “Boşluğa Dikkat Edin!”

Prof. Dr. Sayın Cem Sungur un 28-Aralık-2007 günü Cumhuriyet Gazetesi Ankara Ekinde çıkan yazısı

Londra metrosunda yenileme çalışmaları yapılırken, bazı istasyonlarda, vagonlarla peron arasında yolcular açısından tehlike yaratan bir boşluk oluşmuştu. Yolcuları korumak ve uyarmak amacıyla her yerde dikkati çekecek şekilde “boşluğa dikkat edin” (Mind the Gap) yazısı yer alıyordu. Bu uyarı yazısı kısa süre içinde köşe yazılarına, kitaplara, esprilere konu oldu ve üzerinde bu uyarının yer aldığı anı eşyaları satış rekorları kırdı. 2007’den 2008’e geçerken sağlık ve sağlık hizmetlerinde yaşanan değişimler 2008 yılında farklı boşluklara dikkat edilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu boşluklar “sağlık, sağlığın korunması ve hastalıkların tedavi edilmesi” gibi kavramların anlamları ile “sağlık hizmetinin sunumu ve sunum biçimleri” arasında oluşabilir.

Öncelikle sağlık alanında yaşanan küresel, bölgesel ve bunlarn yansımalarını içeren ulusal değişim süreçlerinin birbirleriyle etkileşimlerinin bütünüyle izlenebildiği ve denetim altında olduğuna ilişkin kaygılar azalmış değil. Günümüzde değişimin önemli bir bölümü yapısal nitelikte olmaya devam ediyor. Ekonomik, hukuksal ve fiziksel altyapı çalışmaları ön plana geçmiş durumda. Öte yandan ekonomik altyapı düzenlemelerinin sağlık hizmetlerinin niteliği ile bağdaştırılması konusundaki çalışmalar, hep uygulamalar başlayıp aksaklıklar ortaya çıktıktan sonra ele alınıyor. Ayrıca mesleki sivil toplum örgütlerinin bu sürece katılımlarının ne ölçüde gerçekleştiği de tartışılıyor. Avrupa Birliği ile19 Aralık 2007 tarihinde müzakereye açılan konu başlıklarından biri, sürecin bir de bu açıdan ele alınıp, yeniden düzenlenmesini gerektiriyor.

Birinci basamak sağlık hizmetlerinin bütün dünyada olduğu gibi, üstlenecekleri yeni işlevlere göre yeniden yapılandırılması konusunda da sorunlar yaşanabilir. Özellikle toplumsal kronik hastalık yükünün ikinci ve üçüncü basamak üzerinden alınması konusunda hala çok önemli eksiklikler var. Ama fiziksel altyapıdaki en önemli eksiklik sağlık hizmeti veren bütün birimler arasındaki bilgiişlem ağının kurulu olmamasından kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkelerde, çok önemli maliyetleri göze alarak gerçekleştirilmeye çalışılan bu bilgiişlem tabanlı iletişim olmadan arzulanan nitelikte bir ulusal sağlık sistemi kurulamayacağını herkes biliyor.

İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde 2008 yılı girdaplı bir yıl olacağa benziyor. Devlet sektöründe daha çok niceliğe dayalı “performans” uygulaması ile tam gün hizmet veren sağlık çalışanı sayısında artış sağlanmaya, bölgeler ve merkezler arasındaki farklılıklar “zorunlu hizmet” uygulaması ile giderilmeye ve özel sektör yatırımlarıyla da ikinci ve üçünü basamak sağlık hizmetlerindeki hizmet açığının azaltılmasına yönelik politikalar bir arada yürütülüyor. Dışarıdan bakıldığı zaman bu politkaların sadece uygulama olarak değil kavramsal olarak da çelişen yönleri görülüyor. Sağlık çalışanlarının iş gücündeki niceliksel yetersizlikler her geçen gün aşılması daha zor bir engel haline geliyor. Çözümler de daha çok genel ekonomik önlemlerle veya zorunlu hizmet gibi, aslında liberal ekonomiyle açıklanamayacak uygulamalarla oluşturulmaya çalışılıyor. Boşluklara dikkat edilmezse hem devlet hem de özel sektör hastaneleri için zor bir yıl olacağa benziyor.

Akademik sağlık merkezleri 2007’yi güç bela geride bırakıp 2008’e başlarken karşılaşacakları zorlukları hesaplamaya çalışıyorlar. Ülkemize özgü anlayış nedeniyle akademik sağlık merkezleri kendilerini daha çok özelleşmiş sağlık hizmetleri alanında geliştirdikleri, eğitimi daha çok ulusal platformda değerlendirdikleri ve uluslararası rakiplerine göre gelir getiren araştırmalarda yeterli düzeye gelemedikleri için, sağlık hizmeti sunumu ile ilgili olarak yapılan her türlü mali düzenlemeden aşırı miktarda etkileniyorlar. Develete ait araştırma fonlarının kısıtlanması da onları zorluyor. Sundukları sağlık hizmetinin geri ödemlerinin zamanında olması mali dengeleri açısından çok önemli gözüküyor. 2008’de daha fazla hastanın akademik sağlık merkezlerinden yararlanması için gerekli bürokratik düzenlemeler yapıldı. Öte yandan akademik merkezlerin hizmet, eğitim ve araştırma arasında önemli boşluklar oluşmamasına çok dikkat etmesi gerekiyor.

Hasta ve hasta yakınları açısından bazı önemli gelişmeler var; artık çok daha farklı sağlık kuruluşuna ulaşabiliyorlar. Sağlık hizmeti almak için yaptıkları arayışlarda öncelikle ekonomik gerçekler belirleyici oluyor. Yine de yıllardır ulaşamadıkları bir çok olanaktan yararlanabiliyorlar. Öte yandan, hasta ve hasta yakınlarının daha çok tüketici yaklaşımı ile baktıkları bu yeni olanaklarla, nitelikli sağlık hizmeti anlayışı arasında da çok büyük bir boşluk var. Hastaları, yakınlarını ve genelde toplumu sağlık sorunları konusunda bilgilendirmek için hazırlanan görsel, işitsel ve yazılı kaynakların içeriği ile nitelikli bilinçlendirme/bilgilendirme kavramı arasında da bir boşluk yer alıyor.

Hızından herkesin başının döndüğü ve bilgilendirmenin sınırlı kaldığı bu değişim sürecinden en fazla etkilenen grup ise sağlık çalışanları. Hem ileriye dönük belirsizlikler hem de çok boyutlu değişim rüzgarı nedeniyle büyük bir tedirginlik içerisindeler. Kendilerinden başka bir meslek grubunun, sürecin “nitelik” ve “ilkeler” bölümünü değerlendiremeyeceğini çok iyi biliyorlar. Süreci anlamak ve katkıda bulunmak istiyorlar; çünkü mesleklerinin temelinde yer alan ilke ve niteliklerin aşınmasından veya yitmesinden kaygılanıyorlar. Eğer bu konuda bir “boşluk” oluşacak olursa, kendilerinin değil hasta ve yakınlarının, sonuçta da sağlık sisteminin ve mesleklerinin yara alacağından korkuyorlar. Bu nedenle 2008’e girerken “boşluklara” herkesten fazla dikkat ediyorlar.

0 yorum: