Migros’a günlük alışverişini yapmaya giderken, komşu eczanenin girişinde birdenbire “sonsuza kadar genç kalmanın sırrı” ile ilgili duyuru ile karşılaşmak, yılbaşı çekilişinde milli piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmaktan daha çekici gelebilir. Duyuru da sadece adı yer alan bir “doktor”, sonsuza kadar genç kalmanın sırlarını randevu alan herkese (genetik yapısı, yaşı, risk faktörleri ve mevcut sorunları ne olursa olsun) aktarıyor. Ancak bu duyuruyu hangi Migros’un yakınına asacağınızı da iyi belirlemeniz gerekiyor; işsizliğin ve eğitimsizliğin genç nesiller üzerinde olumsuz etkiler gösterdiği bir mahalle çok doğru bir seçim olmayabilir.
Yüzyıllardır şarlatanlar ve doktorluk diplomalarını daha hızlı ve fazla para kazanmak için kullanmak isteyen “quack”lerin insanları etkileri altına almak için en çok tercih ettikleri temalardan birisi “sonsuz gençliğin sırrı”dır. Günümüzde medya aracılığıyla büyük kitlelere ulaştırılan, endüstrileşmiş ve son derece etkili bir “yaşlanmayı önleme” (anti-aging) pazarı var. Cilt bakımları, losyonlar, kremler, değişik vitaminler ve mineraller, “spa” lar ve masajlar yoğun bir şekilde pazarlanıyor. Gerçekten yaşlanma sürecini durdurmanın ve sonsuza kadar genç kalmanın sihirli bir formülü var mı?
Bir çok eleştirmene göre yaşlanmak ile ilgili olarak yazılmış olan en önemli eser, Nobel edebiyat ödüllü yazarlardan Gabriel Garcia Marquez’in “Kolera Günlerinde Aşk” adlı romanıdır. Paris’te tıp öğrenimini tamamlamış olan Dr. Juvenal Urbino de Calle, Güney Amerika’daki ülkesine dönmüş, Kolombiya’nın eski bir İspanyol sömürgesi olan kasabasında doktorluk yapmaktadır. Batı dünyasının akılcılığı ve bilimselliği ile, “yeni dünyanın” kaderciliği ve kırsal yaşantı tarzı karşı karşıya gelmektedir. Romanın başlangıcında, Dr. Urbino satrançtaki en ciddi hasmının ve yakın arkadaşının evine polis tarafından çağrılır. Evine gittiği zaman havadaki badem ve siyanür kokusundan sağlık sorunları olan arkadaşı Jeremiah de Saint-Amour ‘un intihar etmiş olduğunu anlar. Çok sevdiği Haitili güzel sevgilisi geri dönmüş olmasına karşın, yıllar önce söylediği gibi, 60 yaşını tamamladığı için hayatına son vermiştir. Arkadaşının ölümü üzerine 81 yaşındaki Dr. Urbino “Koca aptal…en zor kısmı sona ermişti” der. Eserin devamında Dr. Urbino bu zorlukların ne olduğunu tek tek anlatır. Gençliğinde son derece olağan olarak gördüğü tuvalete gitmek Dr.Urbino için giderek zorlaşmıştır, hatta son birkaç yıldır “sanki bir kadın gibi” oturarak idrar yapmak zorunda kalmıştır. Son beş yıldır karısı bir bebekmişçesine , ona banyo yaptırmakta ve giydirmektedir. Zihinsel yeteneklerinde de belirgin bir gerileme olmuştur; unuttuğu için son birkaç yıldır arkadaşı Saint-Amour ile satranç oynarken her hamleyi not almak zorunda kalmıştır. Ama Dr. Urbino’nun “en zor kısmı sona ermişti” diye bahsettiği konu cinsel hayatı ile ilgili olandır. Romanın diğer bir kahramanı olan Florentina Ariza ise ilerlemiş yaşına ve yılların neden olduğu yapısal ve işlevsel değişikliklere karşın, sevginin (aşkın) ve umudun yaşlanmayı engelleyen en önemli çareler olduğunu okuyucuya kanıtlar.
Romanın adında yer alan kolera enfeksiyonu da konunun ve karakterlerinin bağlantısında çok önemli rol oynamaktadır. Fermina’nın karın ağrıları başlayıp babası da kolera olmasından korkunca Dr. Urbino’yu eve çağırır. Dr. Urbino sorunun kolera olmadığına karar verdiğinde aynı zamanda müstakbel eşi ile de tanışmış olur. Enfeksiyonun yayılmasından sorumlu olan Magdalena nehri ve üzerinde seyreden “Yeni Sadakat” adlı nehir gemisi de romanın önemli öğelerindendir; “kolera bayrağı” çekilmiş olarak Fermina ve Florentina’nın yolculuklarını başlatır.
Gösterime yeni giren Kolera Günlerinde Aşk adlı filmde, romanın derinliğini ve ayrıntılarını bulmak mümkün değil. Filmin senaristi “Piyanist” filminden tanıdığımız Ronald Harwood ve yönetmeni Mike Newell (Dört Nikah Bir Cenaze). Birlikte görsel açıdan eşsiz bir sinema yapıtı gerçekleştirmişler. Öte yandan romanın önemli temaları olan; yaşlanmanın güçlüklerine, Avrupa tıp anlayışının 19. Yüzyıl Kolombiya’sında kabul ettirilmesindeki zorluklarına ve akılcılığa dayanan Batı felsefesi ile kaderciliğe dayalı kırsal hayat arasındaki çelişkilere filmde çok yüzeysel bir şekilde değinilmiş. Filmin odaklandığı konu Florentino Ariza ve Fermina Daza arasında başlayan, kesintiye uğrayan ve yıllarca - tamı tamına 51 yıl, 9 ay ve 4 gün - sonra, tekrar devam eden aşka odaklanıyor.
“Kolera Günlerinde Aşk” bazı eleştirmenlerin “romanı okuyamıyorsanız hiç olmazsa filmini izleyin” dedikleri bir başyapıt. Umut ve sevginin, yaşlanmayı önleyen sihirli karışım olduğunu başta somut bulmayabilirsiniz. Öte yandan Marquez’in formülü, pazarlanan “anti-aging” yöntemleri ile ilgili bilimsel verileri incelendiğinde, çok daha evrensel ve gerçekçi gözüküyor.
13 Ocak 2008 Pazar
KOLERA GÜNLERİNDE AŞK ve GENÇ KALMANIN SIRRI
Etiketler: belirtileri, böbrek, burun, cinsellik, diyet, enfeksiyon, estetik, göz, hastalıklar, idrar yolu, kadın, kalp, kan, kas, kulak, saglık, tedavi, tedavisi, zayıflama
Gönderen admin zaman: 04:14
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder