7 Ocak 2010 Perşembe

SELÜLİTİNİZİN TİPİNİ ÖĞRENİN VE YOK EDİN !


Her cins selülite diyet uygulamanın çok sakıncalı ve faydasız olduğunu belirten uzmanlar, üç selülit tipini tanımladı ve kurtulma yollarını açıkladı...

NEVSAL ELEVLİ Londra


Kadınların selülitlerini tanımadan tedavi etmeye çalıştıklarını açıklayan Londra'nın önde gelen kliniklerinden Radical Beauty Medical doktorları şöyle konuştu: "Önce selülitin tipi bilinmeli; tedavi ardından gelmelidir. Kadınlar, her cins selülite diyet uyguluyor. Ancak bu diyetlerin hiçbir faydası olmuyor."

Sizinki hangi tip?
Ne tür selülite sahip olduğunuzu bulmak için aşağıdaki soruları "evet" veya "hayır" diye cevaplandırın...

1.Tip Selülit
Kilo fazlanız var mı? Kilo probleminiz her zaman var mıydı? Selülitiniz yumuşak, kaygan ve koyu bir muhallebi görünümünde mi? Kolayca parmaklarınızın arasında sıkıştırabiliyor musunuz? Selülitiniz vücudunuzun alt ve üst kısımlarına eşit dağılmış durumda mı? Stresli biri misiniz?


2. Tip Selülit

Bacaklarınız kalın, şiş ve varisli mi? Kramp giriyor mu? Reglinizden önce şişkinlik hissediyor musunuz? Yazın ayaklarınız daha fazla mı şişiyor? Bacaklarınız, ayak bilekleriniz ve baldırlarınız kalın mı? Vücudunuzun alt kısmı, üstüne nazaran daha sıkı ve soğuk mu? Parmağınızı baldırınıza bastırınca deri çöküyor ve bir süre öyle mi kalıyor?

3. Tip Selülit
Selülitleriniz sert mi, bastırınca acıyor mu? Daha çok baldırlarınızda ve dizlerinizin arka kısmında toplanmış vaziyette mi? Deriniz beyaz, kuru ve hassas mı? Zayıfladığınızda üst kısmınızdan mı kilo veriyorsunuz? Uzun zamandır var olan selülitlerinizden ne yaparsanız yapın kurtulamıyor musunuz? Selülitlerinizin görünümü ayın muayyen günlerine göre değişmiyor mu? Hareketli bir insan mısınız?


Değerlendirme
Olumlu cevaplarınızın çoğu "1. Tip"e aitse selülitleriniz "yağlı", "2. Tip"e aitse "süzme", "3. Tip"e aitse "lifli" cins.

İŞTE TEDAVİ

1. Tipin Tedavisi: Diyetle geçecek tek selülit tipi bu... Diyet ile vücudunuzda ensülin salgılanmasının düzenlenmesi gerekiyor.
Kahvaltı: Yağsız çökelek, 1 yumurta, katı peynir, tavuk eti, kepekli ekmek.
Sabah 10 ve akşam 5: Aç olmasanız da kahve veya çay ve kahvaltı listesinden bir çeşit yiyecek.
Öğle ve akşam yemeği: Karışık salata, veya patatessiz bir çorba.
Yağsız et, tavuk, balık, kahvaltıda yenmemişse yumurta, yeşil sebze yenilebilir.
Sabah kahvaltısı listesinden 1 çeşit ya da muhallebi.
1 dilim kepek ekmeği veya sadece haftada 1 kere az pilav, mercimek, haşlanmış patates yiyebilirsiniz.
Tavsiyeler: Kızarmış ve beyaz şekerli besinlerden uzak durun. Spor yapın, özellikle uzun ve hızlı yürüyüş. Aşağıdaki mineralleri bol bol almaya özen gösterin:
Çinko: Deniz ürünleri, süt, sarmısak, bezelye.
Bakır: Tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri, mantar, pırasa, sarmısak, bezelye, limon, armut, avokado.
Selenyum: Et, balık, yumurta, ıspanak, mantar, pırasa.
C Vitamini: Maydonoz, kivi, portakal, limon, çilek.
E vitamini: Kırmızı biber, lahana, rezene.

2. Tipe karşı: En çok görülen selülit tipi. Temel bir lenf ve kan dolaşımı sisteminden kaynaklanıyor. Bacaklarda kramplar, örümcek ağı gibi kılcal damarlar, morartılar görülüyor. Vücut sürekli su topluyor. Stres ve hormon değişiklikleri, durumu daha da kötüleştiriyor.
Beslenme: Selülitlerden kurtulmak için diyet yapmayın; faydası olmaz. Az tuz ve az şekerli maddeler yiyin. Bol bol üzüm, portakal, greyfurt, karnabahar yiyin, C ve E vitamini alın. Azar azar, bol su için.
Spor: Yürüyüş, yüzme golf ve bisiklet gibi sporlar yapın ama tenis ve hızlı aerobik yapmayın.
Tedavi: Lenflerin boşaltılması, bitki özleriyle tedavi, masaj ve kremlerle kan dolaşımını düzeltilmesi, mezoterapi, hormonların kontrol edilmesi ve düzenlenmesi.
Tavsiyeler: Çorapla ve yüksek ökçeli ayakkabı giymeyin, bacak bacak üzerine atmayın, alkol ve sigaradan uzak durun.

3. Tipin Tedavisi: Beslenme: Çok kilolu değilseniz diyet yapmanın yararı olmaz. Vücudunuza bol miktarda amino asit, kolajen ve yeni deri altı lifleri sağlayacak protein gerekli. Et, balık ve tavuk yiyin. C ve E vitaminleri, karoten, çinko ve selenyum alın. Her gün bol bol su için. Deri ve kaslarınızı kuvvetlendirecek her tür sporu yapın.
Tedavi: Uzmanların hazırlayacağı özel mezoterapi kokteyli, özel kremli masaj.

(milliyet)

DİKKAT ! HER PARFÜM HER KADIN TİPİNE GİTMEZ

Parfüm, ilk çağlardan beri tenlerin ayrılmaz parçası.. İşte Sürüldükleri tenin kişiliğini alıp, özlerini bu kişiliğe yansıtan parfümlerin gizemli dünyası.. Ancak her parfüm size uygun olmayabilir. İpuçlarını öğrenmek istemez misiniz. Peki hangi ünlüler hangi parfümü kullanıyor?

Hepimizin koklayarak uyandığımız, anılarımızı üzerine kurduğumuz, aşkımızı ayırd ettiğimiz, ne ve nasıl olmak isteğimizi bilen bir kokusu var. Kokusu sayesinde yarattığı iletişimle tarihin ilk çağlarından bu yana vazgeçilmezlerimizden olan parfüm, evrensel bir dil, çiçek ya da yaprak notalarıyla beslenen bir seçim... Latince 'per fumum (dumanın içinden)' kelimesinden gelen parfüm, antik çağlardan beri insanlığı büyüledi. Mısır kaynaklarında banyoda ve dini törenlerde kokulu merhemlerin, sıvı yağların kullanıldığı yazılı. Bir koku düşkünü olan Kleopatra ve maiyeti de tören alanına girmeden çok önce, saçtıkları kokular insanların burunlarına ulaşırmış. Yunanlı ve Romalılar, ziyafetler esnasında kendilerini çiçeklerle kokulandırmış sularla serinletirmiş.

İngiltere'de bir dönem yasaktı
Güzel Kokuların Tarihi adlı kitap ve ParfumShop adlı internet sitesinde yer alan bilgilere göre ilk parfüm, 14. yüzyılda Macar Kraliçesi Elizabeth zamanında yağların alkolle karıştırılmasıyla elde edildi. Araplar da egzotik madde kullanımıyla parfümün gelişiminde önemli rol oynadı.
Modern parfüm tarihi ise, 17. yüzyılda Fransa'da, Grasse'da başladı. Kral 15. Louis'nin sarayı, 'la cour parfumee (koku sarayı)' olarak anılırdı. İstenmeyen, hoş olmayan kokuların parfümle gizlendiği neredeyse hiç banyo yapılmadan sadece parfümün etrafa yaydığı kokularla yaşıyorlardı. Sarayın yatak odaları da, koku kavanozlarıyla sarılmıştı. 18. yüzyılda dünyanın hemen her yerinde koku modası başlamıştı. Ancak, 1774'de Britanya Parlamentosu, bir kocayı güzel kokularla etkileyen kadınların 'büyü' yaptıkları hükmüyle, tarihe geçen 'parfüm yasağı' kararını hayata geçirdi.

Yeni çağ savaşla başladı
Parfüm piyasasında yeni çağ, I. Dünya Savaşı ile başladı. Fransız modacılar kısa saçlı, boyalı tırnaklı kadına yönelik yeni bir stil oluşturdular.
Bu beraberinde yeni kokuları getirdi. Hafif çiçekler, baharatlı kokular ve çok çeşitli parfümler piyasada hakim oldu. II. Dünya Savaşı'nın sonlarında sade tasarımlar yerini cazibeye bıraktı. Zamanın ruhuna uygun cazibeli, cesur ve saldırgan olarak tanımlanan adeta cinsel devrim ruhunu belirleyen kokular üretilmeye başlandı. Bugün kullandığımız bir çok koku, halen 1920 - 30'ların izlerini taşıyor ve parfümler, tarihte olduğu gibi kişiliğimize ve ne istediğimize ilişkin mesajlar veriyor. Ve işte, kişiliğimizin kimi zaman masum, kimi zaman baştan çıkarıcı 'kokusunun', yani parfümün sırları...


Size uygun esansı nasıl seçersiniz?
Eskiden sarışınlar için ferah, yeşil ya da meyveli bir koku önerilirdi. Ya da koyu renk saçlılar için oryantal bir koku. Ancak bu tür öneriler tarihe karıştı. Artık, kendi kişiliğinize uygun parfümleri seçmeniz gerekiyor. Bunun için öz bilincinizi güçlendirin, erotik istek, dikkat çekme, farklılaşma, anı yaratmanın hangisini istiyorsunuz karar verin. Hangi ana maddeden yapılan parfümün, koklayanda hangi etkiyi bıraktığını aşağıda bulacaksınız...

Çiçekler: Ferah, gösterişsiz, gıdıklayıcı, zarif, tatlı, feminin.
Chypre: Klasik, gizemli, mütevazi, dolu, kalıcı, şık.
Ağaçlar: Uyarıcı, sportif, sert, dinamik, çekici.
Amber: Egzotik, örtcü, sıcak, derin, fethedici.
Deri: Baharatlı, sıcak, kuru, karakteri güçlü, yoğun.
Yasemin: Esprili, zeki kadın için.
Madonya: Şaşırtıcı kadın için.
Misk: Güçlü kadın.
Gül: Çiçeği burnunda genç kız için.
Limon: Melonkolik kişiler için.
Mavimsi mor: Genç dullar için.


Parfüm neden oluşuyor?
Kökünden çiçeklerine kadar tüm bölümleriyle bitkiler, koku malzemelerinin ana kaynağı. Ancak, dünya piyasasındaki yüksek fiyatlar yüzünden (bir kilo gülyağı bugün 10 bin dolardan fazla) günümüzde parfümler salt doğal maddelerden oluşmuyor. Zamane pargümlerini doğa ve kimyanın melezi olarak tanımlayan uzmanlar parfümü oluşturan bitki ve özleri şöyle özetliyor:
Yaprak ve saplar: Kekik, okaliptüs, ıtır çiçeği, tefarik, lavanta, biberiye, nane, defne.
Çiçekler: Gül, yasemin, karanfil, nergis, teber.
Meyve, tohumlar: Biber, kuru karanfil, vanilya, anason, hindistan cevizi.
Ağaçlar: Sandal, çam, sedir.
Kabuklar: Armut, tarçın.
Yosun: Meşe.
Bitki ve otlar: Tarhan, adaçayı, kekik.
İğne yapraklar ve dallar: Ladin, çam, selvi.
Kökler: Vetiver, zencefil, süsen.
Meyve kabukları: Bergamut. limon, portakal, limet.


Koku alırken önce bir kumaşa sıkın

Parfüm dükkanlarında en yeni kokuyu çıkarttırmayın. Henüz parfümlerle hiç ilgilenmemişseniz, bildiğiniz kokulardan hareket edin.
Parfümü bir kumaş parçası üzerinde deneyin. Kolunuzda ise üç kokudan fazlasını denemeyin.
'Parfüm sürmeyen kadının geleceği yoktur' sözlerine kulak asmayın.
Alırken erkekleri düşünmeyin. Moda olanı değil, beğendiğiniz ve size uygun kokuyu seçin.
Parfüm kullanırken belli stratejik noktalar var: Kulak arkası, boyun çukuru, bilekler. Ancak bu noktalarla yetinmek zorunda değilsiniz. Nemli ve sıcak noktaları hedef alın; göğüs arası, kol altları, şakaklar, bilekler, diz arkası, dirsek içi gibi.


Taklitlere dikkat!
Sokaklardan vitrinlere terfi eden taklit parfümleri piyasaya süren uyanıklar, orijinal şişeleri temin edip, parfümü ise bilinmeyen değişik karışımlardan elde ediyor. Ancak, taklitler kendilerini kutularından ele veriyor. Genelde mat renkli ve üzerinde yazım hatası bulunan taklit kutular eğer kapalıysa mutlaka inceleyin. Ünlü bir parfüm ise hologram etiketi olmasına dikkat edin. Parfüm bozuksa renginden belli olur. Bu tip parfümler, cilt hastalıkları, alerji ve kaşıntıya neden olabiliyor. Eğer bu belirtilerden birini gözlemlerseniz, mutlaka bir cilt doktoruna görünün.


Ünlüler ve parfümleri
Greta Garbo: Rochas'ın Femme
Liz Taylor: Patou'nun Joy
Brigitte Bardot: Balmain'den Vent Vert
Jeanne Moreau: Diorama No.5
Ava Gardner: Chanel No.5
Marlene Dietrich: L'heure bleue
Mae West: Petou'nun Joy'u
Cameron Diaz: Guerlamain'in Samsara'sı
Katherine Witt: Gucci'nin Envy
Sezen Aksu: Dolce Gabbana
Nükhet Duru: Eccoda ve Gucci Rush
Ajda Pekkan: Nova İsedas
Sibel Can: Armoni

(milliyet)

SAÇ TİPİNİZE GÖRE SAÇ KESİMİ


Yüzyıllardan bu yana, kadınlar ve erkekler aynı dertten yakınınıp durdular: "Kendilerine en uygun saç biçimini bulmak..." Günün modasına göre saçlarını kazıdılar, pudraladılar, peruk taktılar ya da boyadılar.

Ancak bugün artık sağlıklı, güzel ve ışıl ışıl saçları elde etmenin dertsiz tasasız yolları da var.

Kuru saçların neme ihtiyacı vardır, bu nedenle etkili bir saç kremi her şampuanın kesinlikle olmazsa olmazı. Saçınızın kökleri dışında her yanına boydan boya uygulayın. Yaklaşık üç dakika bekleyin, ardından kayganlığı gidinceye dek durulayın.
Saç maskeleri ışıltıyı artırmak için muhteşem bir çözüm, ancak saçta beş dakikadan uzun süre bekletildiği takdirde işe yarar.
Kimyasal maddeler ve saç kurutma makinesiyle aşırı derecede kurutma en aza indirilmeli. Öte yandan gölge ve renk, gereğince yapılırsa ışıltıyı ve saçın kalitesini artırabilir. Kullanılan ürünlerdeki peroksit düzeyinin de az olmasına dikkat edilmeli.
Boyamadan sonra saç renginin korunması için, daima boyalı saçlar için geliştirilen ürünler kullanılmalı. Bu ürünler alkol içermez ve pH dengesini korur, böylece saçın fazla kurumasının önüne geçilir.


Hacimsiz saçlar çoğu zaman fazla ürünün, özellikle de saç kremlerinin kullanması sonucu ortaya çıkar. Daha hafif bir ürüne geçin ya da birkaç gün boyunca hiç kullanmayın.
Saçlara hacim ve hareket kazandırmak amacıyla, saç diplerine (geri kalan yerlere değil) köpük sıkın. Saç kurutma makinesiyle şöyle bir kurutun.




Islak saça uygulanan serumlar saç tellerini yumuşatır.
Serum ve köpükler saçtaki kıvrımları vurgular.
Saçın ıslakken düz taranması, jöle sürülmesi ve kendi kendine kurumaya bırakılması da izlenebilecek başka bir yöntemdir.


Her zaman nazik şampuanlar ya da kremler kullanın. Saç tipinize ya da saçınızın durumuna uygun ürünler seçin.
Saçınızı sert havlularla kurulamak dalgaları kıvırcık hale getirebilir.
Saç tipinizden emin değilseniz kuaförünüze ya da uzman tehşhisine başvurun.


Saç kesiminin önemi
İnce telli ve düz saçlar cesaret ister
Saçınızı omuzlarınızdan aşağıya uzatmayın; zekice kesilmiş katlar saçınızı daha kalın göstererek hareket kazandırır. Yüz şeklinize uygun bir perçem de iyi fikirdir.
Kalın ve sert saçlar
En kolay saç tiipi, ama sürekli bakım ve kontrol gerektirir. Fazla kısa kesmeyin, yoksa çim adama benzersiniz.
Dalgalı saçlar
İnceden kalına doğru uzanır, bu yüzden kesim ve uzunluk tamamen yüz şekline bağlıdır. Ne kadar uzatırsanız, dalgaları o kadar azalır.
Kıvırcık saçlar
Bu saçların yapısı büyük çeşitlilik gösterir, ancak önünüzdeki seçenekler sınırlıdır. Doğal haliyle bırakın, iyi bakın ve örme, topuz gibi stil tekniklerini öğrenin ya da düz hale getirin. Bu sonuncusu kimyasal işlem gerektirdiğinden, saçınızı sağlıklı tutmak için sürekli bakım uygulamanız gerekecek. Düzleştirme işlemini profesyonellere bırakmanız en iyisi.


(milliyet)

ADET AĞRILARINA ŞİFALI BİTKİLER


Adet döneminden 1-2 gün önce başlayan adet sancıları çoğu bayanın korkulu rüyası haline gelmiştir. Adet sancıları adet döneminden 1-2 gün önce başlar ve dayanılmaz ağrılarla bayanı hem fiziksel hem de ruhsal yönden 2-3 günlüğüne de olsa çileden çıkartır. Çoğu bayan bu sancılardan kurtulmak için bir çok formül dener. Kimisi başarılı olurken kimisi sancılarla yaşamaya devam eder.

Biz de bu yazımızda adet sancısına nelerin iyi geldiğini, nelerin adet sancısını önlediğini sizinle paylaşmaya çalışacağız.

Adet Sancısına iyi gelen bitkiler:

Adet Sancısını en iyi önleyen bitki safran bitkisidir. Safran bitkisi, ülkemizde daha çok karadenizde yetişen bir bitkidir. Safran hem afrodizyak olarak kullanılırken, hem de adet söktürücü olarak kullanılmaktadır.

Peki adet sancılarını önlemek için safranı nasıl kullanmalısınız?

Bir tutam safranı bir fincan kadar suyun içerisine atıp kaynatırsınız. Kaynadıktan sonra bu bitkisel çayı içerseniz adet sancılarınızın git gide azaldığını göreceksiniz. Ayrıca safranı balla karıştırararak da yiyebilirsiniz. Bu şekilde safran hem afrodizyak özelliği hem de adet söktürücü, adet sancılarını giderici bir etki yapar.

(nedirbilgi)

İDRAR KAÇIRMA PROBLEMİ NASIL TEDAVİ EDİLİR ?


Türkiye'de 3 kadından birinde görülen idrar kaçırma problemi hakkında bilinmeyenler...


İdrar kaçırmanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu, “Aslında yaygın bir hastalık olduğu gibi konuşulmadığından ciddi bir sıkıntı teşkil ediyor. Kadınlar bu konuda erkeklere göre daha şanssız. Yapıları itibariyle idrar torbasındaki sarkıtlar ve değişiklikler kadınlarda daha sık görülüyor.” dedi.

Hassas bir konu
Esas olarak doktorlara düşen görevin idrar kaçırmanın şeklinin tipini hastalarda tespit ederek buna göre tedavi uygulamak olduğunu anlatan Kulaksızoğlu, “Ama bunun gerçekleşmesi de hastaların doktora başvurması gerekmektedir. Özellikle konunun hassasiyeti itibariyle kadınlar doktora gelmekten kaçınıyorlar. Bir ayıp veya korkulacak bir şeymiş gibi düşünülüyor. Oysaki bu hastalık tüm toplumda yaygın ve tedavi edilebilecek bir rahatsızlık. Yeter ki doktora başvursunlar."

Kurslar yardımcı oluyor
"Bizim yaptığımız bu konuda Konya bölgesin de bir çalışma var. Kadınlara yönelik özellikle büyükşehir belediyesinin düzenlediği bazı kurslar var. Bu kurslardan dikiş-nakış, dil kursu ve jimnastik kursu olsun çeşitli nedenlerle başvuran 18 ile 60 yaş arası kadınların idrar sorunlarını sorguladık. Burada şaşırtıcı bir şekilde idrar kaçırma şikâyeti olarak çok fazla olduğunu gözlemledik. Kadınlarda % 60’ın üzerinde idrar kaçırmayla karşılaştık."

Doktora başvuru oranı çok düşük
"Yaş ortalamasına bakılırsa 18 ile 60 arası. Aslında kadınların bu yaş arasında aktif oldukları yaş sınırıdır. Buna bakılırsa kadınların üç de ikisi idrar kaçırıyor. Çok ciddi bir sorun. Kadınlardan kaç tanesi doktora başvurdu diye sorduğumuzda % 10. Yani 600 kadından 60 tanesi doktora başvurmuştur."

Bilinçli değiliz
"Peki doktordan tedavi alma oranı nedir? Bu da daha da düşük %5. Ortaya çıkan nokta şu: toplum olarak bu konuda bilinçli değiliz. Bunun bilinçlenmesi gerekiyor, bunun ayıp bir şey olmadığını doktora gidip tedavi olmanın normal olduğunu nasıl başımız veya midemiz yandığı zaman doktora gidiyorsak idrar kaçırma şikâyetiyle doktora başvurmamız gerekmektedir. Bunu dışında yapılacak tedaviler önemli yine bu program kapsamın da kadınlara biz idrar tutmayı sağlayacak mekanizmaları kuvvetlendirmek üzere jimnastik programı başlattık bu jimnastik programın da kadınların kendi idrar problemlerini ele alması için özellikle o bölgeye yönelik çeşitli jimnastik hareketleri işte platez dediğimiz topla yapılan bazı hareketler öğretiyoruz bu hareketleri spor akademisinden hocalarımızla birlikte gerçekleştirişyoruz."

Tedavisi kolay
"Bununla beraber hastalarımızın evde de yapa bilecekleri jimnastik olarak programı var kendilerine veriyoruz. Bu şekilde altı haftalık bir program sonrası kendilerini kontrole çağırıyoruz ve oldukça olumlu sonuçlar alıyoruz. Şikâyetleri olan birçok hasta şikâyetlerinin azaldığını ve bu jimnastiklerden ciddi fayda gördüklerini fayda görmeyen ve hastalıkların daha ilerde olan hastalarımızda kaçırmanın tipine bağlı olarak gerek ilaç tedavileri gerek şu anda son derece yeni modern teknolojilerle yapılan on beş yirmi dakikalık müdahalelerle ameliyat sonrasın da engellenebiliyor.” diye konuştu.

Zedhaber-KONYA
(ensonhaber)

5 Ocak 2010 Salı

VAJİNA HİJYENİ NASIL YAPILIR


Cinsel organlarınızı günde bir defa hafif bir sabun ve suyla yıkamanız yeterlidir. Normal bir kadın-da şırınga ve hijyenik spreylere gerek yoktur, hatta bunlar zararlı bile olabilir.


Normal olarak vajina kendisini temizler. Vajinanın duvarları kendi sıvısını üretir ve bu sıvı dışarıya doğru akarken ölü hücreleri ve diğer organizmaları da beraberinde taşır. Bu sağlıklı salgı, kuruduğunda sarımtırak, şeffaf veya süt gibidir. Bazen kaygandır ve hafif ama kötü olmayan bir kokusu vardır. Yumurtlama döneminde ve cinsel uyarılma sırasında miktarı artar. Eğer farklı bir renkte veya kokulu, çok bol vajina akıntınız varsa büyük bir olasılıkla vajina enfeksiyonunuz vardır. Doktora görünmelisiniz.


Eğer vajina hijyeni için bir sprey kullanıyorsanız, bunu doğrudan vajinanın içine sıkmayın, çünkü vajina dokusunu tahriş edebilir. Eğer bir spreyi kullandıktan sonra vulva kızarıyor ve tahriş oluyorsa bunu kullanmaktan vazgeçin; içindeki kimyasal maddelere alerjiniz olabilir.


Bazı ticari ürünlerin içindeki maddeler tahrişlere sebep olabilecekleri gibi, vajinanın, enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilecek mantar ve diğer başka organizmaların gelişmelerini engelleyen, normalde asit ortamını da değiştirebilirler. Hafif sirkeli su ile yapılabilecek şırınga, temizliği sağladığı gibi vajinanın normal asit ortamına da destek olacağı için tavsiye edilebilir. Şırınga yapmak aynı zamanda, genellikle rahim boynunu kapatarak enfeksiyona sebep olabilecek organizmaların içeriye girmelerine engel olan mukusu (balgam gibi bir madde) da yıkayıp dışarı atar.


Bütün bu olumsuz etkilerine karşın, doktorunuzun şırıngayı tavsiye edebileceği sorunlar vardır. Bu durumda sıvının baskısını azaltmak için şırınganın torbasını kalçanızın 60 cm. yukarısından daha yükseğe asmamaya özen gösterin. Aksi halde, vajinadaki organizmalar zorlanarak rahime sürüklenebilir ve burada enfeksiyona neden olabilirler.


Vajina enfeksiyonlarına neden olan bakteri ve mantarlar sıcak ve nemli ortamlarda daha çok gelişirler. Bu nedenle, pamuklu veya ağı pamuklu olan sentetik iç çamaşırı giymek ve vücuda yapışan çoraplardan kaçınmak daha akıllıca olur. Dar naylon iç çamaşırı ve çoraplar cinsel organlarınızda ısı ve nem tutar. Son bir nokta: dışkıdan vajinaya bir bakteri bulaşmasını önlemek için anüs temizliğinizi daima önden arkaya doğru silerek yapın.

(umuthastanesi.com)

RAHİM SARKMASI NEDİR,TEDAVİSİ NASIL YAPILIR ?


Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Ateş Karateke, dokuz kadından birinde görülen rahim sarkması ve idrar kaçırmanın önemli bir bölümünün ameliyatla düzeltilebildiğini bildirdi.

Karateke, yaptığı yazılı açıklamada, dokuz kadından birinde rastlanan ve kadınların yaşam kalitesini oldukça kötü yönde etkileyen idrar kaçırmaya neden olan etkenlerin başında pelvik organ sarkmalarının geldiğini belirtti.

Yaş, gebelik, doğum, genetik yatkınlık, menopoz, obezite, ağır kaldırmak, kronik öksürük ve ciddi kabızlık gibi nedenlerin pelvik organ sarkmalarına neden olabildiğini (rahim, idrar torbası, anal kanal) neden olduğunu vurgulayan Karateke, bu sorunun ise idrar kaçırmaya yol aça
bildiğini kaydetti.

Pelvik organ sarkmalarında gebelik ve doğumun çok etkili olduğunu, vajinal doğum sayısı artıkça sarkma riskinin de 4?11 kat yükseldiğini vurgulayan Karateke, rahim sarkması ve idrar kaçırmanın bulgularının hastalar tarafından başlangıçta kesin olarak bilinemediğini aktardı.

Prof. Dr. Karateke, cinsel ilişki sırasında hissedilen ağrı, kullanılan vajinal tamponun düşmesi, basınç hissi ve dışarı doğru sarkmanın ilk bulgular olabileceğine dikkati çekerek, bu sorun tedavi edilmediği takdirde zaman içinde kötüleşerek yaşam kalitesini gittikçe olumsuz yönde etkilediğine işaret etti.

Ciddi sarkmaların nadir de olsa idrar yapamamaya ve böbrek hasarına neden olabildiğine
işaret eden Karateke, rahim sarkması ile birlikte görülebilen idrar tutamamanın zaman içinde hastayı çevresinden uzaklaştırıp asosyal ve depresif bir yaşam şekline zorlayabildiğini ifade etti.

Prof. Dr. Karateke, açıklamada ''Yaklaşık dokuz kadından biri idrar kaçırma veya pelvik organ sarkması nedeni ile ameliyat olmaktadır. Bu ameliyatları olan kadınların üçte biri tekrar ameliyat için başvuruyor'' dedi.

B
irçok kadının idrar tutamamayı normal olarak kabul ettiğini, bir hastalık olmasa da altında yatan birçok neden olabildiğini vurgulayan Karateke, idrar tutamamanın Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının ilk bulgusu olarak da görüldüğü bilgisini verdi.

Karateke, idrar tutamamanın en sık iki nedeninin ''stres ve sıkışma'' olarak aktarıldığını kaydederek, sıkışma ile idrar kaçırmanın genelde ilaç ve pelvik taban kaslarının fizik tedavisi, stresle idrar kaçırmanın ise pelvik taban kaslarının egzersizi veya cerrahi yöntem ile tedavi edildiğini belirtti.

Rahim sarkması ve idrar tutamama şikayeti olan hastaların tedavisinin sebeplerine, semptomların şiddetine, pelvik taban kaslarının güçlerine, cinsel aktivitelerine ve genel sağlık durumlarına göre şekillendirildiğini aktaran Prof. Dr. Karateke, açıklamasında ''Rahim sarkması ve idrar tutamama tedavi edilen bir hastalıktır. Kısa süren bir operasyonla hastanın yaşam kalitesi yükselir'' şeklinde görüşlerine yer verdi.

(turktime.com)

UÇAKLA SEYAHAT BEBEĞE ZARAR VERİR Mİ ?


Bebekle yapılacak uçak yolculuğunun bir çok aileyi endişelendirdiğini belirten VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümünden Dr. Hilda Çerçi Özkan, bir haftadan büyük sağlıklı bir bebeğin uçağa binmesinde sakınca olmadığını söyledi.

Yaklaşan Kurban Bayramı tatili, uçakla seyahat yapacak bebekli aileleri düşündürüyor. Bayramd
a uçakla seyahat edecek olan bebekli ailelerin endişelenmemeleri gerektiğini belirten VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü’nden Dr. Hilda Çerçi Özkan, “Uçakların içindeki basınç genellikle 250 metre yükseklikteki atmosfer basıncına ayarlanır. Sağlık sorunu olmayan kişiler ve hatta yenidoğan bebekler 250 metre yüksekliğe ayarlanan kabin içi basıncında hiçbir problem yaşamazlar” dedi.

Bir çok havayolu şirketi bir haftadan küçük bebeklerin uçuşunu acil tıbbi bir neden olmazsa kabul etmez. Bazı havayolları ise bebek bir haftadan küçükse uçmasında sakınca olmadığına dair doktor raporu isteyebilir.


Uçak yolculuğunun sakıncalı olduğu durumlar nelerdir?
İleri derecede kansızlığı olan, doğumsal kalp hastalığı, ağır akciğer hastalığı gibi hastalıkları olan kişilerin uçak yolculuğu sakıncalı olabilir. Bu kişilerin uçakla seyahat öncesi mutlaka doktoruna danışması önerilir. Aktif enfeksiyonu olan çocukların hem kendileri için hem de diğer yolculara da enfeksiyonu bulaştırabilecekleri için çok zorunlu olmadıkça iyileşene kadar uçmaması gerekir. Özellikle bir kulak enfeksiyonu varsa kabin içi basınç değişiklikleri şiddetli kulak ağrılarına yol açabilir. Sinüzitli çocuklarda da aynı şekilde şiddetli baş ağrıları oluşabilir. İshali olan çocukların uzun süren uçak yolculuklarında sıvı kaybedebileceği için ishal düzelene kadar uçmaları önerilmez.

Uçak yolculuğu enfeksiyon riskini artırır mı?
Bebekler için uçak yolculuğunun enfeksiyon açısından riski artırdığı yönünde kesin bir kanıt olmasa da yolculuk sırasında kabin içi havanın sürekli sirkülasyona girmesi, çok sayıda kişinin dar ve kapalı bir alanda bulunması. Kabin içi havanın kuruluğu enfeksiyonların bulaşması açısından kolaylaştırıcı faktör olabilir.

Bebeğinizle daha güvenli bir uçak yolculuğu yapabilmek için:
* Uçak temizliği gece yapıldığından, sabah uçuşlarını tercih edin.
* Yakınınızda hasta bir kişi oturuyorsa ve başka boş yerler varsa oraya geçin.
* Uçağın kalkış ve inişlerinde kabin memurlarının direktiflerine göre mutlaka bebeğinizi kucağınıza alın ve ona da kemer takın.
* Kulak ağrısını önlemek için kalkış ve inişlerde ya emzirin ya da biberon verin. Emme hareketi orta kulak basınçlarının eşitlenmesini kolaylaştırır ve bebeği rahatlatır. Daha büyük çocuklara da sevdikleri içecekler içirilmesi ya da ciklet çiğnetilmesi de aynı etkiyi sağlar.
* Bebeğinizin tıbbi sorunları varsa, doktoruna danışmadan uçak yolculuğu da dahil hiçbir yolculuğa çıkarmayın.


NTV

YÜZ ŞEKLİNİZE GÖRE SAÇ KESİMİ


Hangi yüze hangi saç modeli yapılmalı?
Bunun için önce yüz şekillerini bilmeliyiz. Yedi çeşit yüz şekli vardır.
Bir yüzü oluşturan yedi şekil aşağıdaki gibidir.

Saçımızı kestirmeye karar vermeden önce ne istediğimize karar vermeliyiz. Saçımız mı ön planda olsun ,yoksa yüzümüz mü? İşte yüz şekillerine göre ideal saç kesimleri..


1-Yuvarlak Yüz :

Dengeli yumuşak bir yüz yapısıdır.Suratta değişiklik yapmaz.Ama yüzünüzün yuvarlaklığından şikayetçi iseniz ve bunu biraz olsun inceltmek istiyorsanız saçınızın volümünü yüksek tutacak modelleri tercih etmelisiniz.Böylece saçınız ön planda olup,yüzünüzün yuvarlaklığı biraz olsun azalacaktır.Yüzünüzün hatlarına göre
öne doğru kesilmiş tutamlarda yüzünüzü biraz olsun inceltecektir.

2-Kare Yüz :

Kare yüz yapısıda yuvarlak yüz gibi dendelidir.Sertlik ön plandadır.Kare bir yüze saç kesimi yaparken eğer yüz şeklinizi değiştirmek istemiyorsanız size en uygun olanı yine kare bir kesimdir.Fakat yüzünüzdeki ifadeyi yumuşatmak ,dengelemek istiyorsanız saçınıza yuvarlak modeller kestirmelisiniz.Bunu yaparken saçınıza yuvarlak bir kesimli kahkül ve şakaklarınıza inen saç tutamları yaptırabilirsiniz.

3-Diktörtgen Yüz :

Suratta değişiklik yapan ama fazla değiştirmiyen bir yüz şeklidir.Eğer yüzünüzü biraz kısalmak amacı ile kesim düşünüyorsanız çene kemiğini geçmeyecek şekilde kesim yaptırabilsiniz.Şakak kemiğini örtecek şekilde kesilen kesimler ile dendgeli ,uyumlu saç modellerine sahip olabilirsiniz.

4-Enine Diktörtgen Yüz :

Bu yüz şeklinde yüzünüzü biraz uzatmak ver şakak kemiklerinizin ön plana çıkmasını istemiyorsanız uzun saç modelleri ,yada saçınızda yukarlara verilecek volümlerle saçınızın biçimini dikdörtgen şeklinde kesimler vasıtası ile yüzünüzü inceltebilir ve yüz yapınızda birazda olsun değişiklikler yapabilirsiniz.

5-Ters Üçgen Yüz :

Surat yapısını tamamen değiştirebilen yüz şeklidir.Bu tip yüz şekillerinde daha modern kesimler yapmak mümkündür.Makyaj için ise en elverişli yüz biçimidir.Kişileri çok enerji dolu gösteren bu yüz şekline eğer yüz biçimini değiştirmeden daha bir güçlülük katmak istiyorsanız, saçınızın yanlarını ve enselerini kısa kestirerek ,saç tepesine volüm vererek kesilen saç modellerini tercih etmelisiniz.Ama kendinize biraz dengeli,uyumlu ve yumuşak bir yüz ifadesi vermek istiyorsanız tam tersi enselerde daha çok volümü olan ve saçın tepesine doğru volümü azaltılmış saç modellerini tercih etmelisiniz.

6-Üçgen Yüz :

Saç şeklinde daha negatif olan bir yüz biçimidir.Kişileri enerjisi zayıflamış ve yorgun gösterir.Bu tip yüz şekillerinde negatif olan yüz biçimini saçınıza verilecek pozitif enerji ile dengelemelisiniz. Bunu enselerde saçı azaltarak şakak kemiğindeki bölgeden saç tepesine doğru volümü arttırarak yaptırabilirsiniz. Küçük kare kesimler yaptırabilirsiniz.

7-Baklava Yüz:

En meşur yüz biçmidir.Bu yüz biçiminde saçınıza uzun ,kısa,düz,dalgalı, kahküllü modelleri uygulayabilirsiniz.Sadece bunları uygularken kuaförünüz ile diyalog kurarak boyunuza,kilonuza yada yüzünüzde nerenin ön planda ,nereniz arka planda kalmasına karar vererek saç modelinizi bulmalısınız.

Dikkat Edilmesi Gerekenler :

Yüz şekline göre saç kesilirken kuaförünüzle uzun uzun bir diyalog yapmalı,yüzünüzü mü ,saçınızı mı ön plana çıkarmak istediğinizi belirtmeli, kilo,boy,giyim tarzınız ve hatta kişiliğinizi bile konuşmalı ve ona göre saç kesimi yaptırmalısınız.

JENNİFER LOPEZ MAKYAJI


Genç kızların onun gibi olmaya özendiği, erkeklerinse hayalini süsleyen Jennifer Lopez, hip hop tarzıyla her zaman şık ve güzel olmayı başarıyor.
Düşük belli bol pantolonunun içinde bile seksi ve güzel görünmeyi başaran Lopez'in makyajda tercihi olabildiğince doğal görünmek.

Işık oyunlarıyla yüz hatlarını kusursuz kılan Lopez, abartıdan mümkün olduğunca uzak, açık tonları ve yumuşak renkleri tercih ediyor. Büyülü bakışlardan hoşlanan Lopez, puslu bir ifade veren göz makyajından yana.

Lopez'in makyajının sırrını öğrenip, onun gibi makyaj yapmak isterseniz, işte ipuçları...

1. Adım: Krem şeklindeki fondötenden yüzünüze bir parça sürüp, parmak uçlarınızla yüzünüze yedirin. Cildinizde her hangi bir problem yoksa, fondöteni mümkün olduğunca az kullanın. Eğer gerekiyorsa göz altlarınıza kapatıcı sürün ve dağıtın. Fondötenin üstüne kesinlikle pudra sürmeyin.

2. Adım:
Göz makyajına başlamadan önce göz kapağınızın çevresine yüzünüze sürdüğünüz fondötenden bir ton açık bir başka fondöten sürün. Bu sayede gözünüze süreceğiniz far için iyi bir zemin hazırlamış olursunuz. Göz altına ince bir fırça yardımıyla hafifçe pudra sürün. Göz makyajınız bittikten sonra fazlalıkları almak için fırçayla tekrar üzerinden geçin.

3. Adım:
Kaşın altından kirpiğe kadar uzanan kemiğe açık renk ve ışıltılı bir sıvı göz farı uygulayın. Bunu parmaklarınızla iyice yayın. Yüzünüze sürdüğünüz pudradan bu bölgeye de uygulayın. Böylece, göz makyajınız daha kalıcı olacaktır. Küçük ve ince bir fırça ile göz kapaklarınıza açık bej tonlarında bir far sürün.

4. Adım:
Kirpiklerinizi kıvırın ve yalnızca üst kirpiklerinize rimel sürün. Kirpikleri biraz daha belirginleştirmek için, kalem ucu kadar ince bir fırça yardımıyla siyah göz farını üst göz kapağınızın yalnızca uç kısmına sürün.

5. Adım:
Elmacık kemiklerinize gül rengi tonlarında allık sürün. Ancak allığınızın son derece ince olmasına özen gösterin. Pembe tonlarından kahve tonlarına kadar renk seçeneğiniz var.

6. Adım:
Dudaklarınızın etrafına doğal renkte bir dudak kalemi sürün. Dudaklarınızın renginden yalnızca bir ton koyu olması gerekiyor. Aksi halde çok abartılı durabilir. Dudaklarınızın içini ise parlatıcı ya da parlatıcı kadar açık renkte parlak bir rujla boyayın.

(milliyet)

BİLİNÇLİ GİYİNEREK KUSURLARINIZI YOK EDİN


Kalçanız büyük, göğsünüz küçük, bacaklarınız kalın olmuş ne gam. Yeter ki doğru giyinmeyi bilin. İşte, Dilek Hanif'ten giyim hileleri, önerileri..

Kadınlar daha güzel, zarif ve çekici görünmek için çeşitli giyim hilelerine başvurabiliyor. Tekstil piyasasanın sağladığı olanaklar, doğru giyinmeyle birleşince ortaya afeti devranlar çıkıyor.

Hülya Avşar ve Nilüfer gibi ünlülerin modacısı Dilek Hanif, gerektiğinde bu tür hilelere başvurduklarını belirterek, "Bilinçli giyinirseniz, kusurlarınızı yüzde 70 oranında yok edebilirsiniz" dedi ve şu önerilerde bulundu:





Göğüs ve bacaklar için..


  • Küçük göğüs için silikonlu sütyen kullanın. Eğer göğsünüz büyükse, toparlayıcı, kapları geniş ve bastırıp sıkıştıran sutyenler sizin için ideal.
  • Bacaklarınız kalınsa toparlayıcı çoraplar giyinin. Piyasada ince gösteren likralı çoraplar var. Hatta yaz için de, açık ayakkabıyla giyilebilecek, külot ve ayak kısmı olmayan ince çoraplar üretildi.
  • Sırt dekolteniz için de sırtı açık sutyenler üretildi. Boyundan bağlanan sutyenler dekolte kıyafetler için...
  • Elbiseniz hem askısız hem dekolte ise ve göğüsleriniz ufaksa, elbise içine göğüs kapları diktirebilirsiniz.

    Popoyu küçültün
  • Geniş, basenlililer için toplayıcı sıklaştırıcı likralı çoraplar var.
  • Dar basenliler için silikonlu korseler var. Kenarları takviyeli bu korseler, kalçayı geniş ve şekilli gösteriyor. Kalçanız forma giriyor.
  • Göbeğiniz ve karnınızın olması da sorun değil. Bele kadar yüksek çamaşır külotlar sert ve toplayıcı özelliğiyle fazlalıkları kapatıyor.

    Bunlara dikkat!
  • Kilolular koyu pastel renk giymeli.
  • Kalın olan bölgelere koyu renkler gelmeli, zayıf bölgelere de açık renkler denk düşmeli.
  • Göğsünüz büyükse, bu bölgede göz alacak işlemeli, pırıltılı şeyler olmalı.
  • Kiloluysanız kıyafetin çizgileri boyuna olmalı. Boyunuz kısaysa yine dikey çizgili kıyafetleri tercih edin.
  • Boynunuz kısaysa boyundan bağlı kıyafetlerden uzak durun.
  • Büyük ve taraklı ayaklarınız varsa, ince bantlı ayakkabılar giymeyin. Önü sivri, kapalı zarif pabuçlar kullanın.


  • (milliyet)

    SAĞLIK AÇISINDAN İYİMSER KADINLAR VE ERKEKLER


    ABD'de yapılan bir araştırma, iyimser kadınların kalp hastalığına yakalanma risklerinin daha düşük olduğunu ortaya koydu.

    Araştırmaya göre, iyimser kadınlar ayrıca daha uzun da yaşıyorlar.

    ABD'deki çalışma, daha önce Hollanda'da yapılan ve iyimserliğin erkeklerdeki kalp krizi riskini düşürdüğünü öne süren araştırmayı izliyor.


    Yaklaşık 100 bin kadın üzerinde yapılan ve Circulation dergisinde yayımlanan araştırma, kötümserlerin tansiyonlarının ve kolesterol seviyelerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.

    Risk faktörleri hesaba katıldığında bile, hayata bakışın risk oranlarını değiştirdiği belirtiliyor.

    Buna göre, iyimser kadınların kalp hastalığına yakalanma riski yüzde 9 daha düşük.

    Bunu takip eden sekiz yıl zarfında herhangi bir nedenle ölmeleri riski de yüzde 14 daha az.

    Ancak çevresi hakkında düşmanca fikirler besleyen ve genellikle başkalarına güvenmeyen kadınların aynı süre zarfında ölmeleri riski yüzde 16 fazla.

    Bu tespitlerin ardındaki nedenlerden birinin, iyimserlerin ters durumlarla baş etmekte daha becerikli olmaları ve örneğin hasta olduklarında kendilerine daha iyi bakabilmeleri olabileceği sanılıyor.

    Negatiflik

    Çalışmayı yürüten Dr. Hillary Tindle, "Kanıtların çoğu, yüksek oranlarda negatifliğin sağlığa zarar verdiğini gösteriyor" dedi.

    İngiltere Kalp Vakfı tarafından yapılan açıklamada ise, "Hasımane duyguların vücutta çeşitli kimyasallar salgılayabildiğini ve bu kimyasalların kalp hastalığı riskini arttırabileceğini biliyoruz. Ancak bunun neden ve nasıl olduğunu tam olarak anlayamıyoruz." denildi. Açıklama şöyle sürdü:
    "İyimser ya da düşmanca tavırlar, sigara içmek ya da kötü beslenmek gibi kalp sağlığını etkileyebilecek diğer konularla da ilişkilendirilebilir. Kadınların tümü için, sigara içmemek ve iyi beslenmek gibi seçimler sağlıkları üzerinde hayata nasıl baktıklarından çok daha etkili olacaktır. Bu psikolojik tutumların sağlığı nasıl etkilediği hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir."

    (Bilim.org)

    BU 8 BESİNLE HAYAT KALİTENİZİ ARTTIRIN


    Sağlıklı yemekler hayat kalitesini arttırırken yaşama süresini de uzatıyor...


    Sağlıklı yemekler hayat kalitesini arttırırken yaşama süresini de uzatıyor


    ABD’de Alabama Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar hayat kalitesini ve süresini uzatan 8 besini buldu. İşte o besinler..


    SARIMSAK


    Sarımsağın kokusunun nedeni olan Allicin, kuvvetli bir antioksidan. Vücudun ihtiyacı hidrojen sülfiti sağlayan sarımsak böylelikle damarların rahatlamasına ve kanın akışının hızlanmasına olanak sağlıyor.


    YUMURTA


    Bir yumurtada 9 önemli amino asit ve 6 gram protein olması yumurtanın bu listeye girmesine imkan sağlıyor. Özellikle yaşlıların görme sorunlarının başında gelen sarı benek rahatsızlığına iyi gelen lütein, katarakta iyi gelen zeaksantin ve kalp ve beyin rahatsızlıklarının önüne geçen kolin içeren yumurta barındırdığı D vitamini sayesinde sağlıklı bir besin maddesi olarak tanımlanıyor.


    YABAN MERSİNİ


    Yabanmersininde bulunan pigmentlerin strese iyi geldiği açıklanırken beynin dopamin salgılamasına yardımcı oluyor. Mutluluk, sağlıklı hafızaya imkan tanıyan yabanmersini vücut koordinasyonuna olumlu katkılar yapıyor.


    ISPANAK-LAHANA


    Ispanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler kanserle mücadele etmeye yardımcı C vitamini, karoten ve lif barındırmasının yanında genç kalmayı sağlayan antioksidan barındırıyor.


    BROKOLİ


    Kanserle mücadele etmeye yardımcı olan brokoli, tam bir antioksidan deposu. Barındırdığı D vitamini ve kalsiyum sayesinde vücuda güç veriyor.


    SOMON


    Somon, kalp hastalıklarının önüne geçerken barındırdığı omega-3 asiti nedeniyle beynin gelişmesine yardımcı oluyor, alzheimer gibi hastalıkları engelliyor.


    PANCAR


    En önemli B vitamini folik asiti barındırıyor. Pancarda bulunan betanin çok önemli bir antioksidan ve kötü kolestrol seviyesini en aza indiriyor.


    KETEN TOHUMU


    Barındırdığı yüksek omega-3 asiti nedeniyle çok sağlıklı bir besin olan keten tohumu barındırdığı linyin sayesinde kolestrolün önüne geçiyor.

    (habervitrini.com)

    ILIMLI EGZERSİZLERLE YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTMEK


    Düzenli yapılan orta şiddetteki ılımlı egzersizlerin hastalıklardan korunma, hastalık halinden kurtulma ve yaşam kalitesini yükseltmede önemli rol oynadığı bildirildi.


    Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kürşat Karacabey AA muhabirine yaptığı açıklamada, egzersizin hastalıktan korunmada etkin rol oynadığını ve sağlığı olumlu yönde etkilediğini bildirdi.

    Egzersizin fiziksel olduğu kadar ruhsal sağlık için de önemli olduğunu, yapılan araştırmaların egzersiz yapan kişilerin yapmayanlara göre pek çok açıdan daha sağlıklı olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Karacabey, şöyle konuştu:

    ''Osteoporozun gelişimini yavaşlatmak açısından egzersiz çok etkili. Kadınların ergenlik çağından önce egzersize başlaması gerekiyor. Bu dönemden itibaren kemik kitlesi artar. 20-30 yaş arasında kemik kitlesi artışı sabitlenir.

    Düzenli ve bedeni çok fazla yormayacak egzersizler çok ileri yaşlardaki kişiler için bile faydalıdır. Jogging, yürüyüş, aerobik step, dans, tenis ve basketbol gibi egzersizler kemik kitlesinin sağlıklı gelişiminde önemli rol oynar ve kemik kitlesinin maksimal düzeye ulaşmasına katkı sağlar.''

    Karacabey, bilimsel çalışmaların düzenli egzersizin kan akımını düzenlediğini ve korumaya yardımcı olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Durağan yaşam tarzı sürdürenlerin, sporculara göre yüzde 35 daha fazla hipertansiyon riskine sahip olduğunu dile getiren Karacabey, şunları anlattı:

    ''Ayrıca klinik ve deneysel çalışmalar düzenli ve ağır olmayan egzersizin üst solunum yolu enfeksiyonu sıklığının azaldığını göstermiştir. Ayrıca bu tür egzersizlerin türü kalp hastalığı, şişmanlık, insüline bağlı olmayan diyabet, yüksek tansiyon ve osteoporoz gibi hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde, vücut ağırlığının kontrolü ve organizmanın strese karşı direncini arttırmada önemli rol oynadığı ispatlanmıştır. Egzersiz hastalıktan korunmada etkin rol oynar, sağlığı olumlu yönde etkiler''


    -''HAYATA DAHA MUTLU BAKAR''-


    Karacabey, egzersiz yapan kişilerin kendisini daha enerjik hissettiğini, tembellikten uzaklaştığını, sakinleştiğini ve hayata daha mutlu baktığını ifade etti.

    Egzersiz yapmanın öz saygının gelişmesinde etkili olduğunu, organizmayı bedensel ve ruhsal streslerin yıpratıcı etkisinden koruduğunu ve kişilerin kendisine güvenini arttırdığını dile getiren Karacabey, şöyle devam etti:

    ''Düzenli ve etkili egzersiz, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hastalıklardan korunmanın, tedaviyi desteklemenin ve yaşam kalitesini arttırmanın en ekonomik yollarından biri. Bu konuda başta ailelere ve eğitim kurumlarına büyük görev düşüyor. Hastalanma risklerini azaltmak ve sağlıklı kalabilmek için organizmamızın doğal savunma sisteminin kuvvetlenmesi gerekiyor. Bu açıdan vücudun doğal savunma sistemini düzenli egzersizlerle güçlendirmek önemli.''

    Karacabey, egzersizlerle güçlenen bağışıklık sisteminin hastalıklara karşı vücut direncini arttıracağını, hastaların iyileşme süresini kısaltacağını ve iş verimini yükselteceğini vurguladı.

    Yürüyüş ile düşük ve orta hızlı koşuların en ideal egzersiz türleri olduğunu dile getiren Karacabey, egzersizin şiddeti ve süresinin her yaş grubu, cinsiyet ve kişilerin fiziki yapılarına göre değişebileceğini sözlerine ekledi.

    (yetenek)

    EV HANIMLARININ MUTFAKTAKİ YANLIŞ İNANIŞLARI


    Ev hanımlarının yemek pişirmede ve diğer yiyeceklerin hazırlanmasında yaygın olarak uyguladıkları birçok alışkanlık, sağlık açısından yanlış...

    Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksekokulu'nda görevli Uzman Diyetisyen Habibe Şahin, ev hanımlarının mutfaktaki bir çok inanışının sağlık açısından yanlış olduğuna dikkat çekti.
    Mutfaktaki yanlış inanışların, gıdaların özelliğini yitirmesine ve vitamin kayıplarına neden olduğunu kaydeden Şahin, şu bilgileri verdi:

    ''Ev hanımlarını sebzeleri genelde doğradıktan sonra yıkarlar ancak, doğrandıktan sonra oksijen ile temas eden sebzelerde C vitamini kaybı olur. Baklagillerin ıslatma suları dökülür. Halbuki baklagillerdeki B vitamini ıslatmada kullanılan suya geçer. Bu sular, dökülmemeli yemeğin pişirilmesinde kullanılmalıdır. Makarna ve mantıların pişirme suları dökülmemeli, su miktarı iyi ayarlanıp suyunu çekerek pişmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde yine B vitamini kaybı olur. Pirinç pilavı pişirilirken, pirinçlerin yağda iyice kavrulmasının iyi olacağı düşünülür ama, pirincin kavrulması protein kaybına neden olur. Dondurulmuş olan etler, sıcak ortamlarda çözdürülmeye çalışılır. Oysa ki protein kaybının olmaması için dondurucudan çıkarılan etler buzdolabının alt kısmında çözülmelidir. Dondurulmuş gıdalar çözüldükten sonra tekrar dondurulduğu zaman vitamin değerini kaybeder ve gıdalarda zararlı mikroorganizmaların çoğalması kolaylaşır.''

    ALIŞKANLIĞINI DEĞİŞTİR, SAĞLIKLI YAŞA...

    Şahin, kulaktan dolma bilgilerle edinilen bu alışkanlıkların değiştirilmesinin hem sağlık, hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıdığını ifade ederek, şöyle devam etti:

    ''Salataların önceden hazırlanması da yanlış inanışlardandır. Salatalar, yemekten hemen önce hazırlanmalı, limonu ve tuzu yenme vaktine kadar katılmamalıdır. Sütlü tatlı yapımında şekerin önceden konulması alışkanlığı yaygındır. Ancak, şeker en son katılmalıdır. Çünkü, sütle temasa geçen şeker, tepkimeye neden olur ve proteinin etkisini azaltır. Yoğurdun suyunun dökülmesinin yoğurdun lezzetini artıracağı düşünülür ama, yoğurdun suyunun dökülmesi de, süzdürülmesi de insan sağlığı için son derece önemli olan 'riboflami' proteininin azalmasına neden olur. Yemeklerde kullanılan yağların fazla yakılması kanserojen maddelerin artmasına yol açar. Yumurtanın fazla haşlanması gerektiği inancı da yanlıştır. Yumurtanın fazla haşlanmasıyla sarısının etrafında oluşan yeşilimsi tabaka yumurtanın besin değerini düşürür. Ayrıca yumurtaların yıkanarak saklanması zararlı mikroorganizmaların yumurtanın kabuğundan içeri girmesini sağlar. Bu nedenle yumurtalar kullanılacağı zaman yıkanmalıdır.

    Izgarada pişirilen etlerin ızgaraya yakın olmasının kolay pişirme sağlayacağı inancı da et üzerinde kanserojen madde oluşmasına neden olur. Yiyecekler de genelde güneşte kurutulur. Yiyeceklerin besin değerini kaybetmemesi için gölgeli ve havadar ortamlarda kurutulmaları gerekir. Yemeklerin uzun süreli pişirilmesi gerektiği inancı da yanlıştır. Yemekler, yüksek ısıda uzun süreli olarak değil, basınçlı tencerelerde pişirilmelidir. Bütün bu kurallara uyulduğu takdirde hem sağlıklı, hem de ekonomik beslenmeyi sağlamış oluruz.''

    (milliyet)

    3 Ocak 2010 Pazar

    KADINLAR NEDEN DAHA UZUN YAŞARLAR ?


    NEWSWEEK Türkiye Dergisi’nin son sayısında, en uzun ömürlü insanların neden kadınlar arasından çıktığını açıklayan bir yazı yer aldı.

    Her yıl doğan erkek çocuk sayısı kız çocuklara kıyasla fazla olsa da, 110 yaş ve üzeri 72 insandan 68’i kadın.





    İşte nedenleri:


    TEHLİKELİ YILLAR

    20- 24 yaşları arasında erkek ve kadın ölüm oranları
    arasındaki fark en uç noktaya ulaşıyor. Bu süre zarfında erkeklerin öldürülmesi olasılığı kadınlarınkinin 6 katı. Trafik kazası haricinde
    bir kaza sonucunda hayatlarını yitirme olasılığıysa kadınlarınkinin 5 misli.


    TOKSİK TESTOSTERON

    Bu hormon, kötü kolestrol (LDL) seviyesini arttırırken, iyi huylu
    kolestrolün (HDL) seviyesini düşürüyor. Ostrojen ise tam tersini yapıyor.


    SİLAH MERAKI

    Erkeklerin ateşli silahlardan dolayı (cinayet, intihar veya kaza) hayatlarını kaybetme olasılığı kadınlarınkinin 5 katı.


    ÖLÜMCÜL HASTALIK

    Kanser ve kalp hastalığı gibi ölümcül sağlık sorunları erkeklerde yaygın. Kadınların ise daha çok eklem iltihabı, osteoporoz ve otoimmün bozuklukları gibi ölümcül olmayan kronik sağlık sorunlarıyla yaşama riskleri daha yüksek.


    BASTIRILMIŞ DUYGU

    Erkeklerde depresyon ve duygusal stresin belirtilerini görmezden gelme eğilimi, 75 -79 yaş aralığında erkeklerin intihar etme olasılığının kadınlarınkinin 9 katı olmasının nedeni olabilir.

    (h2.habertürk)

    KADINLARIN UZUN YAŞAMA SIRRI ÇÖZÜLDÜ !


    Kadınların erkeklerden daha uzun yaşamalarının sırrı anlaşıldı.

    Amerikalı araştırmacılara göre, kadınlar uzun ömürlerini daha iyi uyumaya borçlu. Öyle ki kadınlar normal koşullarda erkeklerden iki kat daha fazla ve kaliteli uyuyabiliyor...

    Yetersiz uyku ve uyku bozukluğunun etkileri konusunda araştırmalar yapan ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü, 20'li yaşlarda 25 kadın ve erkek denek üzerinde inceleme yaptı. Bir hafta süreyle geceleri 2 saat az uyutulan deneklerden yalnızca erkeklerde diyabet ve obeziteye yol açan TNF maddesinde artış görüldü. "Chemistry and Industry" adlı derginin verilerine göre, kadınlar her gece 70 dakika derin uykuya geçiyor. Erkeklerde ise bu süre 40 dakika.

    Zararlı salgılar artıyor

    Uyku bozukluğu veya az uyuma hormon dengesini bozarak vücutta zararlı kimyasal salgıların artmasına yol açıyor. Pennsylvania Üniversitesi'nden Dr. Alexadros Vgontzas, kadınların iyi uyuma yeteneğini evrimsel süreç içinde geliştirdiğini belirtti. Bebeklerin geceleri sık sık uyanıp annenin uykusunu bölmesi üzerine kolayca derin uykuya geçme yeteneği geliştiren kadınlar böylelikle vücutlarında zararlı madde üretilmesini de önlüyorlar.

    (milliyet)

    KAS GELİŞTİREN KADINLAR GENÇLEŞİYORLAR


    Araştırmalara göre kadınların kasları 30'lu yaşlarından itibaren zayıflamaya başlıyor ve menopoz dönemlerinde kemik erimesiyle karşılaşma riski artıyor.

    ABD'li doktorlar tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, menopoz sonrası dönemde ağırlık çalışması yaparak kaslarını geliştiren kadınlar, kemiklerini ve kaslarını güçlendirerek gençleşebiliyor.

    Amerikan Tıp Birliği'nin dergisinde yayınlanan son araştırmada, her gün düzenli olarak ağırlık çalışması yapan menopoz dönemindeki kadınların vücutlarındaki yağ oranı düşüyor, kas oranı yükseliyor ve kemikleri güçleniyor.

    Araştırmayı yürüten doktorlar, bir yıllık süre sonunda ağırlık egzersizi yapan kadınların biyolojik olarak 20 yaş gençleştiğini ifade ediyor. uzmanlar, önce hafif ağırlıklardan başlanmasını ve zamanla uygun ağırlığın bulunmasını belirtiyorlar.

    Uzmanlar ağırlı çalışması sırasında acele edilmemesini, sabırlı davranılmasını belirtiyorlar. Vücudun zamanla çalışmaya olumlu tepki vereceğini vurguluyorlar.

    (milliyet)

    ADET DÜZENSİZLİĞİNİN SEBEPLERİ NEDİR


    Pratik olması açısından adet düzensizliğini kadın hayatının farklı evrelerinde incelemekte fayda vardır. Bu amaçla kadın hayatını çocukluk, ergenlik, doğurganlık, premenopoz (menopoz öncesi) ve menopoz olarak ayırmak gerekiyor...

    Çocukluk çağı doğumdan ilk adet görülene kadar geçen zamandır. İlk adet kanaması ortalama 12 yaşında görülür. İlk adetin 9 yaşından önce görülmesi durumunda hormonal bir bozukluk sözkonusu olabileceği gibi, 16 yaşına kadar gerçekleşmemesi durumunda hormonal bir bozukluk dışında yapısal bazı kusurlar da (kızlık zarının tam kapalı olması ve kanın akmasına izin vermemesi, genital organların olmaması gibi) sözkonusu olabileceğinden mutlaka jinekolojik değerlendirme gerekir.

    Ergenlik dönemi
    İlk adetin görülmesiyle birlikte genç kadınlığa ilk adım atılır. Ancak hormonal sistemin olgunlaşması iki yıl gibi bir sürede tamamlandığından siklusların bir kısmı ovulasyon (yumurtlama) olmadan gerçekleşir. Bu yüzden ergenlik döneminde adet gecikmelerine ve/veya adetlerin normalden uzun sürmesine sık rastlanır. Bu dönemdeki bir genç kızın 6 ay boyunca adet görmemesi ve/veya gördüğü kanamaların normalden fazla olduğunun düşünülmesi durumunda jinekolojik değerlendirme gerekir.

    Doğurganlık dönemi
    Ergenlik döneminin belli bir aşamasından itibaren adetler düzenli hale gelir ve siklusların tümünde ovulasyon (yumurtlama) olur. Bu dönem kadının gebe kalabileceği dönemdir ve menopoza kadar devam eder.

    Bu dönemde en sık görülen adet düzensizlikleri gecikmeler, arakanamalar, adetin fazla olması ve uzun sürmesi ya da az olması ve kısa sürmesi şeklinde olur.

    Gecikmeler
    Doğurganlık döneminde de adet gecikmelerine sık rastlanır. Aktif cinsel yaşamı olan ve etkin bir korunma yöntemi kullanmayan kadında görülen adet gecikmelerinin en muhtemel nedeni gebeliktir. İkinci muhtemel neden de herhangi bir şekilde o siklusta ovulasyon (yumurtlama) olmaması ve bu nedenle "dökülmenin" gecikmesidir. Düzenli adet gören bir kadında beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan gecikmenin nedeni ise stres, mevsimsel değişiklikler, mekan değişiklikleri olabilir. Bir kadında senede bir kez adet gecikmesi olması ileri inceleme gerektiren bir durum değildir. Ancak adet gecikmesi senede bir kereden çok oluyorsa ve/veya gecikmelerden biri 6 aydan daha uzun sürüyorsa hormonal tetkik yapılması gerekir.

    Adet gecikmesinin diğer önemli nedenleri arasında aylık ya da üç aylık korunma iğneleri ya da kola uygulanan hormon çubuklarının içinde bulunan hormonların yanetkileri sayılabilir.

    Ara kanamalar
    Doğurganlık döneminde sık görülen diğer bir adet düzensizliğidir. En muhtemel neden serviksteki enfeksiyonlardır. Diğer muhtemel nedenler miyomlar (uterusta bulunan selim tabiatlı urlar) ve serviks polipleridir (polipler de selim tabiatlı oluşumlardır). Spiral kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı, aylık, üçaylık iğneler ve kola uygulanan çubuklar da lekelenme tarzında ara kanamalara neden olabilirler.

    Adetin fazla olması
    En muhtemel neden yumurtlama olmadan gerçekleşen siklustur. Diğer nedenler spiral kullanımı, aylık, üçaylık iğneler ve kola uygulanan çubuklardır. Farkında olunmayan gebeliğin düşükle sonuçlanması da yanlışlıkla adet kanaması sanılabilir.

    Adetin az olması
    Adet döneminde görülen kanama miktarı yaşla birlikte azalma eğilimi gösterir. Doğum kontrol hapı kullanımı da adet kanamasını önemli ölçülerde azaltır. Sorunlu seyreden kürtajlar sonrası endometrium tabakasında ortaya çıkan yapışıklıklar da az adet görülmesine ileri derecede yapışıklıklarda hiç adet görememeye neden olabilir. Şüpheli durumlarda "Üstüne görme" yani gebelikte ortaya çıkan kanamayı adet kanaması sanma yönünden gerekli incelemeler de mutlaka yapılmalıdır.

    Sık adet görme
    En muhtemel neden hormonal dengesizliktir. Arakanamalar sıklıkla adet kanaması ile karıştıklarından ara kanamaların muhtemel nedenleri burada da sözkonusu olabilir.

    Tüm bunlara ek olarak her türlü normalden fazla kanama durumunda vücudun kanamayı durdurma ve kanı pıhtılaştırma mekanizmalarındaki muhtemel bir bozukluk mutlaka akla gelmelidir. Bu özellikle ergenlik döneminde olan ve tüm kanamaları bir "faciaya" dönüşen kızlarda muhtemel neden olabilir ve araştırılmalıdır.

    (milliyet)

    HOLLYWOOD DİYETİ 1 AYDA 13 KİLO VERDİRİYOR


    Madonna, Carmen Electra, Catherine Zeta Jones ve Sharon Stone gibi ünlülerin tercih ettiği 'Hollywood Diyeti'ne 1 ay boyunca devam edenler 12 ila 16 kilo verebiliyor.

    Diyetin temeli, sıvı alımına dayanıyor. Haftanın 2 günü üst üste sadece meyve suyu içiliyor. Bu arada günde en az 8 bardak su da tüketiliyor.

    Hollywood Diyeti'nin mucidi Dr. Joel Fuhram, ani kilo kaybına karşın diyetin hiçbir sağlık sorunu yaratmadığını belirterek şöyle diyor:
    "Hem de çok sağlıklı' "Bu diyet, meyve suları sayesinde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerin yüzde 75'ini karşılıyor. Ayrıca 2 gün sadece meyve suyu içtiğiniz için, meyvelerin antioksidan özelliği ile vücudunuzu yiyeceklerin, sigara ve alkolün zehirli artıklarından arındırmış oluyorsunuz. Kalan günler sadece salata, pişmiş sebze ve beyaz et yeniyor." İşte 'mucize'nin formülü:

    1. GÜN
    Gün boyunca dilediğiniz kadar mevye suyu içebilirsiniz. Bunun dışında yiyecek yok. 6-8 bardak kadar da su için.

    2. GÜN
    Dilediğiniz kadar meyve suyu için, yiyecek kesinlikle yasak. 6-8 bardak da su için.

    3. GÜN
    Kahvaltı: 2 dilim kepek ekmeği, 2 dilim yağsız dil peyniri, domates, salatalık, 1 katı yumurta, ıhlamur veya meyve çayı.
    Öğle: Limonlu ve çok az zeytinyağı gezdirilmiş bol yeşil salata.
    Akşam: 100 gr. yağsız ızgara tavuk eti ve az miktar zeytinyağı ile pişmiş, limonlu 1 tabak taze brokoli.

    4. GÜN
    Kahvaltı: 2 dilim yağsız dil peyniri, domates, salatalık, ıhlamur veya meyve çayı.
    Öğle: Bol yeşil salata.
    Akşam: 150 gram mantar ve 2 yumurta ile yapılmış yağsız omlet.

    5. GÜN
    Kahvaltı: 2 dilim yağsız beyaz peynir, domates, salatalık, ıhlamur veya meyve çayı.
    Öğle: Bol yeşil salata.
    Akşam: 150 gram ızgara balık eti, yanında haşlanmış brokoli.

    6. GÜN
    Kahvaltı: 2 dilim yağsız dil peyniri, 1 kaşık diyet reçel, meyve çayı veya ıhlamur.
    Öğle: Bol yeşil salata.
    Akşam: 150 gram ızgara tavuk, yanında az yağda pişmiş 1 porsiyon kabak.

    7. GÜN
    Kahvaltı: 2 dilim yağsız dil peyniri, 1 kaşık diyet reçel, meyve çayı veya ıhlamur.
    Öğle: Bol yeşil salata.
    Akşam: 150 gram balık eti, yanında haşlanmış 1 porsiyon brüksellahanası.

    BU KURALLARA DİKKAT!

    Diyet boyunca kırmızı et, şeker, yağ, unlu gıda, baklagiller kesinlikle yasak.
    Akşam yemekleri en geç 18.00'de; daha sonra hiçbir şey yenmeyecek.
    Kremalı, sütlü kahve, alkol yasak.
    Hamileler ve diyabet hastaları bu diyeti uygulayamaz.
    Haftanın 5 günü en az 30'ar dakikalık yürüyüş veya orta tempolu egzersiz yapılacak.
    Bu diyete başladınız mı, 1 hafta devam etmeniz şart.
    -Kaynak :milliyet