21 Ocak 2008 Pazartesi

Zayifligin sirri hormonlar

Almanya’da “fitness papazı” olarak ünlenen Dr. Ulrich Strunz, beslenmeyle ilgili yapılan araştırmaların sonuçlarını ve en yeni bilgileri değerlendirerek, kısa zamanda 10 kilo verileceğini iddia ettiği “dünyanın en akıllı rejimini” üretti. Bu reçete sayesinde kalori saymanın gereksiz olduğunu belirten uzman, şişmanlığın çok yemekten değil, sadece az hormon üretmekten kaynaklandığını söyledi.

Hormonların, alınan gıdaların bir ürünü olduğuna dikkat çeken Dr. Strunz, yenilenlerin, şişman veya zayıf olmanın yanı sıra, insan duygu ve düşüncelerini de etkilediğine dikkat çekti. Dolayısıyla hormonlar alt üst olduğundan, yağ bezlerinde yağ depolandığını kaydeden Dr. Strunz, bu nedenle hormonların, hareket yapma isteğimizin de azalmasına neden olduğunu vurguladı.

İYİ VE KÖTÜ HORMONLAR
Bünyede sayısız miktarda hormon bulunduğunu, ancak bunlardan önemli olanın genç ve zayıf kalmayı sağladığından “iyi” olarak nitelendirilebilen testosteron ve HGH hormonlarının tanınması gerektiğini belirten Dr. Strunz, “Testosteron, gıda üzerinden alınabilen çinko, mangan ve albümin alma yoluyla üretilebildiği gibi, bazı kas hareketleri, koşma, yürüme ve mutluluk verici düşüncelerle harekete geçebilirler. Büyüme hormonu olan HGH insan vücudundaki en güçlü yağ yakıcı Madde. Halk dilinde gençlik hormonu olarak da adlandırılan HGH’yi bünye, en fazla derin uykudayken üretiyor. Gündüzleri kas egzersizleri yaparak, hayal görerek veya meditasyon yaparak rahatlama yoluyla bu uyku dönemi taklit edilerek bu hormon çoğaltılabilir” dedi.

Dr. Strunz, kötü hormonların ise kortisol ve ensülin olduğuna dikkat çekerek, bunların yaşlandırdığını, şişmanlattığını ve hasta yaptığını belirtti. Dr. Strunz, stres hormonu olarak nitelendirilen kortisolun, işyerindeki ve evdeki sinir bozucu olaylar karşısında çoğaldığını, kas oranını azaltırken yağ depolarını artırdığını söyledi.

Yaşlanmayı ve hastalanmayı hızlandıran ensülinin de, yağ hücrelerindeki yağın birikmesinin ana sorumlusu olduğuna işaret eden Dr. Strunz, insanları şişmanlatan bu maddenin, kola, çikolata patates ve beyaz ekmekte bulunduğunu belirtti.

ZAYIFLATAN HORMON
Yemek yenildiğinde, kan şeker oranı yükseldiğini vurgulayan Dr. Strunz, “Midenin arkasında olan, boşaltıcı kanallarıyla onikiparmak bağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan iri bir bez olan pankreas, ensülini kandaki şekeri, hücreleri taşıması için görevlendirir. Orada kaslar, beyin ve kalp için şekere ihtiyaç var. Ancak, şişmanlatıcı hormon ensülin kanda yüzdüğü sürece, yağlar sökülemez, aksine yağ bezlerine bile sokulur. Ensülin kandan kaybolduğunda, zayıflama hormonu glukagon devreye girerek, depolardaki yağı hareketlendirerek, yakılması için kaslara nakliye eder” dedi.

Dr. Ulrich Strunz, sürekli bünyenin yakması için ensülin üretmesi gereken besinleri yiyenlerin, ister istemez kilo aldığına işaret ederek bu nedenle yiyeceklerin kalori miktarından ziyade besinlerin şeker endeksine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

AKILLI DİYET İÇİN TAVSİYELER
Bol uyku: En ideali on saat, çok yağ yakar. Gündüzleri iş yerinde de kestirme imkanı olan, bu etkiyi artırabilir.

Az yemenin yan etkileri: Kalori sayanlar, kilo alır. Çünkü 1200-kalori-rejimi uygulayan kişi, yağ metabolizmasını harekete geçirmek için zayıflatıcı hormonları üreten besinleri alamıyor.

Albümin yağları söker: Ayrıca zayıflamak isteyenler, günde üç-dört kez 30′ar gram kalori ve yağ yakıcı albümine ihtiyacı var. Üstelik bünye albümini yağa çevirerek depolamıyor. Bunun için albümin tozundan hazırlanan içecekler tavsiye edilir. Aksi takdirde gerekli miktarı almak için çok yemek gerekir.

Şeker endeksi: Ensülinin kandan kaybolması için şeker endeksi düşük olan sebze, meyve, tavuk eti, balık, az pişmiş makarna, kaba öğütülmüş buğdaydan veya çavdardan yapılmış ürünleri ve süt ürünleri gibi gıda maddelerini tüketilmesi tavsiye edilir.

Makarna patatesten iyi: Patatesin, özellikle yağda kızartılmış olanının, şeker endeksi yüksek olduğundan, makarnaya nazaran daha çok şişmanlatıyor. Yalnız makarnanın da endeksi artmaması için çok yumuşayıncaya kadar pişirilmemesine dikkat edilmeli.

Herkes gençleşebilir: Vücudun her iki senede bir cildini yeniliyor. Dolayısıyla yeni cildin yanı sıra kendine yeni kas ve yeni bir bağışıklık sistemi inşa ediyor. Bu arada kendisine doğru besinler verilirse, hormonların yardımıyla da genç ve sağlıklı bir vücut üretir. Buna herkes kavuşabilir, hangi yaşta olursa olsun.

KOŞMAYIN YÜRÜYÜN
Yürümek koşudan faydalı: Hareket ayrıca mutlu yaptığından, aşırı olmaması şartıyla düzenli spor hem kilo vermeye yardımcı olur, hem kendimizi genç ve dinamik hissetmemizi sağlar. İlk günlerde egzersizlerin ağır ağır yapılmasına ve en iyisi uzun yürüyüşlerle başlanmasına dikkat edilmeli. Çünkü koşu, yanlış yapıldığında, ayakların terlemesinden ve dizlerin aşınmasını başka bir şey getirmez. Örneğin hızlı yüründüğünde veya koşulduğunda, nabız deli gibi atar. Kas hücrelerine yeterince oksijen gelmediğinden vücut yağ yerine karbonhidrat yakar.

Cinsellikle de testosteron üretilebilir: Testosteron hormon oranı vücutta git gide azalır. Bu nedenle yaş ilerledikçe kendimizi daha yorgun ve isteksiz hisseder, hatta zaman zaman depresif bile oluruz. Ancak 90 yaşında bir adam bir delikanlıda olan testosterona sahip olabilir. Çinko artı albümin artı Vitamin B6 bol miktarda testosteron eder. Bol miktarda mantar, kabak çiçeği, tahıl, soya ürünleri ve karides yenmeli, çay içilmeli.

Zayıflığın baş düşmanı: Mutlaka kaçınılması gerekenler arasında kortisol ve adrenalin hormonları salgılayan, dolayısıyla testosteronun dozunu düşüren stres ve alkol.
iha

0 yorum: