18 Aralık 2007 Salı

Kozmetikler , Sağlık ve Kozmetoloji

Deri bilindiği üzere organizmayı dış etkenlere karşı koruyan, bunun yanısıra sıvı ve ısı dengesini sağlayan, sekretuvar (salgı yapan), duysal ve immünolojik pekçok işlevi olan kompleks bir organdır. Şüphesiz bu çok sayıda işlevlerin dışında yumuşak, temiz ve pürüzsüz görünümü ile estetik açıdan da büyük önem taşır. Fiziksel görünümün herkes için önemli olduğu, hoş ve güzel görünümün insanların kendini daha iyi hissetmelerini sağladığı bir gerçektir. Bu gerçekten yola çıkarak dermatologlar da deriyi sadece bir organ olarak görmemekte, estetik yönünü de çok iyi değerlendirmektedirler. Derinin bu yönüyle ilgilenen kozmetoloji bilim dalı da dermatolojinin yan dallarından birini oluşturmakta ve giderek önem kazanmaktadır.

“Look good……Feel Better” (iyi görün...iyi hisset) bugün Amerika’da tüm radyoterapi(ışın tedavisi) ve kemoterapi(ilaç tedavisi) alan kanser hastaları için CTFA ( The Cosmetic, Toiletry and Fragrance Association ) , American Cancer Society ve National Cosmetology Association işbirliği ile yürütülen çok kapsamlı bir programdır. Bu program çerçevesinde kanser hastalarında tedavi ile ortaya çıkan saç kaybı, pigmentasyon değişiklikleri ve diğer kozmetik problemlere çözümler önerilmekte ve uygulanmaktadır. Kozmetik kamuflaj vitiligo (ala), skar (nedbe) oluşumu, pigmentasyon (renk) bozuklukları ve alopesi(kellik) gibi deri ve deri eklerinin görünümünü etkileyen hastalıkların tedavisi sırasında veya sonrasında uygulanması gereken özel yöntemlerdir. Bir dermatolog deri kanserlerinin çıkarımı sonrasında oluşan skarlar, çıkarılması olanaksız nevüs (ben) ve hemanjiomların veya telenjiektazilerin (damar genişlemeleri) kapatılabilmesi ve oluşan asimetrilerin kısmen gizlenebilmesi için bu teknikleri bilmek zorundadır. Diğer yandan sağlıklı deriyi korumak, uygun bakımla fotoyaşlanmayı geciktirmek ve deride oluşan yüzeyel kırışıklıkları giderebilmek günümüzde uygun kozmetiklerin kullanımıyla mümkün olabilmektedir.

Kozmetikler, “ insan vücuduna sürülen, serpilen veya sprey şeklinde uygulanan temizleme, güzelleştirme, çekiciliği arttırma veya görüntüyü değiştirme amacıyla kullanılan maddeler” olarak tanımlanırlar. Bu maddeler kesinlikle ilaç etkinliği fonksiyonu ve hastalık giderici özellik taşımamalı ve deride herhangi bir yapısal ve fonksiyonel değişikliğe yol açmamalıdırlar.

Kozmetikler çok geniş yelpazeye sahip, toplumun hemen her kesiminde günlük yaşamla içiçe olan tüketim ürünleridir. Derinin temizliğinde kullanılan sabunlar, pudralar ve şampuanlar başta olmak üzere çeşitli makyaj malzemeleri, parfümler, deodorantlar günde birkaç kez tatbik edilirken, saça renk ve şekil vermek için kullanılan ürünler yılda birkaç kez tatbik edilerek kullanılırlar. Deri ve deri eklerine tatbik edilen bu maddelerin en önemli amacı derinin fizyolojik özelliklerini değiştirmeden güzelleştirmek ve korumaktır. Ancak bu grupta yer almakla birlikte OTC olarak kabul edilen bazı kozmetik preparatlar vardır. Bu ürünler farklı hedef noktalarında değişikliklere yol açarak etkilerini gösterirler.Bunlar lipid tabakasını etkileyen ajanlar (antiseboreik ürünler), stratum korneumu etkileyen ajanlar (nemlendiriciler) ,melanositleri(deriye renk veren hücreleri) hedef alan pigmentojenik (renklendirici) ürünler, terbezlerini hedef alan antiperspiranlar ve hipodermisi(deri altı dokusu) hedef alan zayıflatıcı ve inceltici ajanlar olarak sayılabilirler. Kozmesötikler arasında ise minoksidil içeren saç losyonları, AHA (alfa-hidroksi-asid) içeren kremler ve losyonlar, retinoik asit içeren krem,losyon ve jeller sayılabilir ve bu ürünler bir dermatolog önerisi ile kullanılmalıdır.

Kozmetiklerin deri sağlığında kullanımı 3 temel aşamadan oluşur.
1) Deri temizliği 2) Derinin nemlendirilmesi 3) Deri bakımı.

Deri temizlik ürünleri
Deri sağlığında kozmetik kullanımının büyük önem taşıdığı kabul edilmektedir. Deri sağlığı ve bakımı düzenli bir temizlik ile başlar. Derinin özellikle yüz derisinin günlük temizliğinde yaygın olarak kullanılan ürünler sabunlardır. Bunun dışında lipid içermeyen temizleyiciler, temizleme kremleri, astrinjenler ve tonikler, eksfolyantlar, abraziv scrublar ve temizleme maskeleri de kullanılmaktadır.
1.Sabun ve temizleyici barlar: Derinin normal pH’sı hafif asidiktir (pH 5-5.5). Oysa genelde tüm sabunlar alkali pH taşırlar. Bu nedenle kullanılan standart sabunlar deride pH değişikliğine ve sudaki kalsiyumdan yağ asit tuzlarının çökmesine neden olarak deride irritasyon (tahriş), kuruluk ve çatlamaya yol açarlar. Ayrıca alkali pH’da deride patolojik mikroorganizmaların kolonizasyonunda artış olmaktadır. Bu nedenlerle klasik standart sabunlara alternatif olarak pH’sı deri pH’sına göre modifiye olan ( pH 5-6 ) sentetik deterjan barlar üretilmiştir. Naturel pH’da olan bu sabunlar deride irritan (tahriş edici) etki oluşturmazlar.
2. Lipid (yağ) içermeyen temizleyiciler: Su ve sabun kullanmadan deri temizliği yapan likid(sıvı) ürünlerdir. İsminden de anlaşılacağı üzere yağ içermezler.İçeriklerinde su, gliserin, setil alkol ve bazen propilen glikol vardır. Kuru deriye tatbik edilir, köpürtülerek kısa süre bekletilir ve havlu ile silinerek temizlenir. Kullanım sonrasında ardında ince bir nemlendirici film tabaka bıraktığından özellikle hassas ve kuru cildi olanlar için önerilmektedir.
3. Temizleme kremleri: Yüze temizleme ve nemlendirme amacıyla tatbik edilirler. Aşırı kuru ciltler için önerilmektedirler. Su, mineral yağı, vazelin ve mum içeren temizleme kremlerinin bilinen en klasik örneği cold cream’ dir.
4. Astrinjen ve tonikler: Astrinjen ve tonik, yağ giderici ve ferahlatıcı özellik gösteren alkol içeren ürünler için kullanılan eşanlamlı terimlerdir. Genellikle bir bar sabunla temizlik sonrasında kullanılması tavsiye edilir. Çeşitli kozmetik firmalarının farklı isimlerle sunduğu ürünler arasında Tonique Fraicheur, Clarifying Lotion, Scruffing Lotion, Controlling Lotion, Protection Tonic sayılabilir. Genellikle alkol içeren astrinjenler yağlı ancak intak (deri lezyonu olmayan) cilde uygulanabilirler. Özellikle akne oluşumuna yatkın yağlı cilt temizliğinde önerilmektedirler.
5. Eksfolyantlar: Stratum korneumda keratolitik (nedbe dokusunu eriten) özellik gösteren, genellikle salisilik asit içeren astrinjenlerden oluşur. Ölü hücrelerden oluşan deri yüzey tabakasını temizleyerek, cilde daha canlı bir görünüm verir. Bu etkisiyle komedon (siyah nokta) oluşumunu azalttığı için daha çok akne oluşumuna yatkın yağlı cildi olan kişilerde tercih edilmektedir.
6. Abraziv scrublar: Krem baz içerisinde stratum korneumun(derinin en üst tabakası) üst tabakalarını gideren sünger veya granül içeren mekanik soyucu ürünlerdir. İrritan (tahriş edici) kimyasal ajan içermezler. Ancak sık ve uzun süreli tatbik edildiğinde epitelyal hasara yol açabilirler. Haftada bir kez yağlı ciltler için önerilmektedir. Akne oluşumuna yatkın yağlı cildi olanlar daha sık aralıklarla kullanabilirler.
7. Temizlik maskeleri: Genellikle yüze uygulanan bu maskelerin amacı derinin özellikle porların(gözeneklerin) daha derin temizliğini sağlamaktır. Yüz maskeleri üç farklı formdadır. Pudra maske veya pasta maskeler kaolin, bentonit veya alüminyum magnezyum silikat üzerine çinko oksit veya peroksit astrinjen olarak eklenerek hazırlanır. Ayrıca içine benzoil peroksit ilave edilerek akne tedavisinde kullanılan maskeler de üretilmektedir. Bu maskeler yüze parmaklar veya fırça yardımıyla sürülür, 20-30 dakika sonra su ve sabun ile temizlenir. Film maskeler ise likid veya jel şeklindedir. Tatbik edildikten 20-30 dakika sonra bir film tabaka oluşturarak kurur. Kuruduktan sonra hafifçe ovularak temizlenir. Vinil bazlı yüz maskeleri olarakta bilinen bu maskeler polivinil alkol ve vinil asetat içerirler. Yağı absorbe etmezler, daha çok yağsız ve kuru ciltlere önerilmektedirler.

Temizlik maskeleri günümüzde derin cilt temizliğinde yaygın olarak kullanılan ürünlerdir. Kullanımında ortaya çıkabilecek en önemli yan etkiler irritan ve allerjik kontak dermatit gelişimidir. Bu nedenle yüz maskelerinin bir sağlık kuruluşunda dermatolog gözetiminde uygulanması önerilmektedir.

Nemlendiriciler
Derinin en üst tabakasını oluşturan stratum korneumun yaklaşık %10-13, ünü su oluşturur. Bu tabakadaki su içeriğinin azalması deride kuruluk, çatlama ve kaşıntıya yol açmaktadır. Stratum korneumun su içeriğindeki azalma yani transepidermal(deri yoluyla) su kaybı (TESK) süreklidir. En basit yolla yani deriden buharlaşma ile kaybedilen su alt epidermal ve dermal tabakalardan desteklenir. Ancak sık banyo, aktinik hasar (güneş ışığına bağlı hasar) veya deri yaşlanması sonucu TESK artmakta ve deride kuru, pürüzlü ve kepekli bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Deri kuruluğu birbiriyle örtüşen üç nedene bağlıdır.
1) St. korneumun su içeriğinin azalması (TESK)
2) Epidermal yenilenmenin artması. Aktinik veya kimyasal bir hasar sonrasında oluşan inflamatuvar proçese (iltihabi olayı) sekonder epidermal yenilenme süreci hızlanır. Keratinositler yeterince diferansiye olamazlar(değişime uğramazlar) ve lipid üretimini gerçekleştiremezler. Sonuçta koruyucu bariyer olumu engellenir.
3) Bariyer harabiyeti. Genellikle sık banyo veya fazla miktarda sabun, deterjan kullanımıyla ortaya çıkar.
Nemlendiricilerin esas görevi stratum korneumun (derinin üst tabakası) rehidrasyonunu (tekrar nemlenmesini) sağlamaktır. Derinin nemlendirilmesinde dört temel yöntem vardır.
1. TESK geciktiren örtücü yağlar: Transepidermal su kaybını geciktiren çok sayıda kimyasal ajan mevcuttur. Bunlar arasında hidrokarbon yağlar ve mumlar ( vazelin, mineral yağlar, parafin ve skualen), bitkisel ve hayvansal yağlar, yağ asitleri (lanolin asit, stearik asit), yağ alkolleri (lanolin alkol, setil alkol), polihidrik alkoller (propilen glikol), mum esterleri (lanolin, balmumu, stearil stearat), bitkisel mumlar, fosfolipidler (lesitin), steroller (kolesterol) sayılabilir. Bu ürünlerin yağ içinde su ve tekrar su içinde emülsifiye (çözelti) edilmiş ( w/o/w ) formları üstün hidrasyon yeteneğine sahiptir.
2. Atmosferden nem çeken humektanlar: Bunların özelliği atmosferde nem oranı yüksek olunca havadan, düşük olunca epidermisin derin tabakalarından veya dermisten su çekerek st. korneumun hidrasyonunu sağlarlar. Doğal nemlendirici faktör ( Natural moisturizing Factor= NMF) terimi ile st. korneumda higroskobik ve hidrosoluble (suda çözünebilen) ve muhtemelen hücre membran lipidleriyle çevrili olan maddeler kastedilmektedir. Bu maddeler st. korneumda su tutulumunda oldukça önemli rolleri olan maddelerdir. Bunların yokluğunda st. korneum %25 su ve %65 oranında elastisite kaybına uğramaktadır. Bunlar arasında sayılan pirolidon karboksilik asit en önemli komponenttir. Epidermisteki glutamik asitten sentezlenir ve %3-5 konsantrasyonda hidrasyon etkisine sahiptir.Diğer komponentleri üre ve laktik asittir. Bu tür etkiye sahip diğer humektanlar arasında gliserin, propilen glikol, sorbitol, glikozaminoglikanlar ( hyaluronik asit, kondroitin sülfat) , kollajen ve elastin yer almaktadır.
3. Bariyer görevi yapan hidrofilik maddeler: Bu tür nemlendiriciler st. korneumun nem oranını arttırarak deriye daha gergin ve pürüzsüz bir görünüm sağlar ve deri yüzeyinde ince bir film tabaka oluşturarak, yapay bir lipid manto oluşturur. Böylece deriyi hem dış etkenlere karşı korur, hem de doğal bir parlaklık sağlar. Hyaluronik asit yüksek molekül ağırlıklı yeni bir hidrofilik şekillendirici olarak bazı pahalı nemlendiriciler içinde yer almaktadır.
4. Güneşten koruyucular ( Gün örtüleri ): Özellikle aktinik (güneş ışığına bağlı) deri hasarını ve dolaylı olarak su kaybını önleyen ajanlardır. Günümüzde kullanılan çoğu nemlendirici ve bakım ürünlerinin içinde ek olarak güneşten koruyucu özelliklere sahip maddeler bulunmaktadır. UV ile birlikte görünür ışığı da yansıtarak koruma işlevini yerine getiren fiziksel gün örtüleri daha çok titanyum dioksit ve çinko oksit içerirler. Ancak kozmetik olarak kullanımları sınırlıdır. Kozmetik ürünleriçinde daha çok UVA ve UVB yi absorbe eden kimyasal gün örtüleri kullanılmaktadır. Bunlar arasında yer alan ve en yaygın olarak kullanılan maddeler benzofenon türevleri ve sinnamatlardır. Deriye iyi tutunan ve suyla çıkmayan bir taşıyıcı ile dayanıklılığı arttırılabilir. Etkinlikleri güneşten koruma faktörü ( Sun Protection Factor=SPF) olarak bilinen bir ölçümle değerlendirilmekte ve sayı büyüdükçe koruma etkinliği de artmaktadır.

Deri bakım ürünleri
Yüz bakım ürünleri: Yüz kremleri genellikle su içinde yağ şeklinde ( oil-in- water o/w ) veya yağ içinde su ( water-in-oil w/o ) olarak iki temel formülasyonda hazırlanır. W/o formülasyonda olan ürünler yüze tatbik edildiklerinde ılık ve yağlı bir etki bırakırlar. Bunlar kuru ciltler için daha uygundur, ayrıca güzelleştirici ve onarıcı özellikteki bakım ürünleri de bu şekilde hazırlanır. O/w formülasyondakiler ise deride serinletici bir his yaratan ve yağlı görünüm vermeyen ürünlerdir. Genellikle günlük nemlendiriciler ve bakım ürünleri bu şekilde hazırlanırlar. Gündüz kullanılan nemlendiriciler daha ince bir yapıya sahiptirler ve mineral yağı, propilen glikol ve su içerirler. Gece kremleri ise daha yoğundurlar ve mineral yağı, lanolin alkol, vazelin ve su içermektedirler.

Bu kategoride yer alan deri bakım ürünlerinin farklılığı ürünlere eklenen değişik koku, ekzotik yağlar, vitaminler, protein ve aminoasitlerle oluşmaktadır. Ayrıca nemlendiriciler ve cilt bakım ürünleri deri tipine ( yağlı, normal, kuru ) uygun olarak hazırlanmakta ve üretilmektedir.

Normal ve az yağlı ciltlerin bakımı: Bu amaçla kullanılan ürünler genellikle su, mineral yağlar, propilen glikol ve çok az miktarda vazelin veya lanolin içerirler. Bu tür nemlendiriciler içine güneşten koruyucu maddeler de eklenirse ( sinnamat enyaygın olanıdır ) bu ürünler hem kırışıklık önleyici (Anti- Wrinkle Daily Moisture Cream/Lotion), hem koruyucu ( Multi-Protective Day Cream / Immunage UV Defense Cream ), veya spor kremler (Sportwear Tinted Day Cream) ibareleriyle satışa sunulmaktadırlar.

Yağlı ciltlerin bakımı: Doğal olarak yağ içermeyen veya az miktarda hafif yağlar içeren ürünler ile yapılmaktadır. İçeriklerinde ağırlıklı olarak su ve propilen glikol vardır. Ayrıca bu ürünlerin nonkomedojenik (siyah noktaları önleyen) olmaları ve ciltte parlaklık oluşturmamaları gerekmektedir. Bu amaçla yağlı ciltler için hazırlanan bazı ürünlere pudra, nişasta ve kil gibi yağ emici maddeler eklenmektedir. Bu tür ürünler piyasada genellikle ( Oil Control Moisture Cream/ Lotion ) olarak bulunurlar.

Kuru ciltlerin bakımı: Mutlaka en uygun olan nemlendirici ve bakım ürünleri ile yapılmalıdır. Derideki dehidratasyona bağlı gelişen kırışıklıklar, kepeklenme ve bazen kaşıntı bu kişileri sık sık yüzlerine bir krem sürmeye zorlar. Ancak nemlendirici ürünlerin çoğunun içinde bulunan propilen glikol primer irritasyona (birincil tahriş etkisine) bağlı olarak derinin bütünlüğünün bozulduğu durumlarda yanma ve batma hissine yol açar. Genellikle bu durum allerjik bir reaksiyon olarak değerlendirilir ve kişiyi değişik arayışlar içine sokar. Oysa hafif bir irritan kontakt dermatit(tarişe bağlı cilt reaksiyonu) tablosu olan bu durum propilen glikol içermeyen bir ürünün kullanımıyla ortadan kalkacaktır. Deride bu tür yangıya yol açabilecek diğer katkı maddeleri benzoik asit, sinnamik aist bileşikleri, laktik asit, üre, formaldehit ve sorbik asittir.

Olgun ciltlerin bakımı: Genellikle uygun nemlendiricilerin yanısıra deride düzenleyici, yenileyici ve güzelleştirici etki sağlayan bazı maddelerin ilave edildiği bakım ürünleri ile yapılmalıdır. Olgun ciltlerde kullanılan nemlendiriciler su, mineral yağ, propilen glikol ve daha fazla miktarda vazelin veya lanolin içerirler. Bakım amacıyla kullanılan ürünler içinde ise pekçok katkı maddesi bulunmaktadır.

Bu katkı maddelerinden en popüler olanları kollajen / kollajen amino asitleri, keratin / keratin amino asitleridir. Ayrıca hidrolize proteinler, elastinler ve mukopolisakkaritler yaygın olarak kullanılırlar (Age Zone Night Energizer, Anti-Age Daytime Skin Treatment, Colagen Complex Lotion). Bazı ürünlerde doğal vücut yağı olan skualen vardır (Triple Creme Skin Rehydrator). Bazı ürünlere ise dermal kollajeni düzenleyici ve güçlendirici etkisi olan hyaluronik asit eklenmektedir (Night Repair Cellular Recovery Complex).

Vitaminler özellikle yüz bakım kremlerinde yaygın olarak kullanılan bir diğer katkı maddesidir. Sıklıkla pantotenik asit veya B vitamini kompleksleri değişik kimyasal formlarda ( pantenol, pantetin, pangamik asit ) kullanılırlar. B vitamininin deriye penetrasyonu tartışmalı olmakla birlikte yüksek B vitamini içeren arı poleni ve jeli özel bazı ürünlere katılmaktadır. A, C ve D vitamini de bazı kremlerin içeriğinde yer almaktadır, ancak topikal vitaminlerin yararı kanıtlanamamıştır. E vitamini ise perkütanöz absorbsiyonu (deriden emilim) arttırıcı ve antioksidan etkili bir katkı maddesi olarak günümüzde pekçok kozmetik üründe yer almaktadır. Son yıllarda tıbbi yararları kanıtlanmamakla birlikte özel ve pahalı bazı bakım ürünlerinde deniz bitki ekstreleri de yaygın olarak kullanılmaktadır.

Bu grupta yer alan ürünlerin bir kısmında etken maddeler lipozomlarla taşınmaktadır. Bilindiği üzere lipozomlar çeşitli fosfolipidlerden oluşan, çift membranlı veziküler yapılardır. Doğal, sentetik veya yarı sentetik formdadırlar. Kozmetik ürünlerde genellikle sentetik formda kullanılırlar. Membranlarının st. korneumun ara madde lipidlerine çok benzemesi ve küçük moleküler yapıları nedeniyle deriye kolayca geçerler. Kozmetolojide esas kullanılma nedeni bakım ürünlerindeki lipozomlarla zenginleştirilen etken maddelerin daha derin katlara kısa sürede ve eşit dağılımlı olarak taşınabilmesidir.

Yaşlı ciltlerin bakımı: Deride ilerleyen yaşla birlikte belirgin bazı değişiklikler ortaya çıkar. Epidermal ve dermal incelme, epidermal yenilenme sürecinin uzaması, epidermal ve dermal hücrelerin sayı ve aktivitelerinde azalmanın yanısıra temel yapıyı oluşturan glikozaminoglikan ve proteoglikanlar gibi mukopolisakkaritler de azalır. Kollajen liflerin miktarı azalır ve yapısı bozulur. Elastik liflerde kalınlaşma ve parçalanmalar oluşur. Sonuçta deri pörsür, sarkar ve kırışır. İntrensek veya gerçek yaşlanma olarak bilinen bu durum genler ile planlanmış doğal bir süreçtir ve engellenemez. Ancak çeşitli çevresel etkenlerin bu doğal süreci arttırdığı, hızlandırdığı veya erken başlattığı bilinmektedir.Deri yaşlanmasını hızlandıran çevresel etkenlerin başında solar radyasyon (UV) gelir.. Fotoyaşlanma olarak bilinen bu tablo, beklenenden daha erken dönemde derin ve üst dermiste elastik liflerin harabiyeti ile ortaya çıkmaktadır. Deride kalınlaşma, kabalaşma ve daha derin kırışıklıklar oluşur. Bu bulguların yanında deride kuruluk, aktinik keratoz, düzensiz pigmentasyon, lentigolar, telenjiektaziler ve sebase hiperplazi görülür. Fotoyaşlanma yaşa bağlı gelişen kozmetik problemlerin en önemli nedenidir ve engellenebilir.

Fotoyaşlanmayı engellemenin en kolay ve emin yolu, erken yaşlardan itibaren günörtüsü içeren uygun nemlendiricileri düzenli olarak kullanmaktır. Titanyum dioksit, talk, kaolin ve benzeri maddeleri içeren fiziksel gün örtüleri UV ile birlikte görünür ışığı da dağıtıp yansıtarak koruma işlevini yerine getirirler, ancak kullanımları sınırlıdır. Benzofenon türevleri, sinnamat içeren kimyasal günörtüleri ise kozmetik kullanıma daha uygundurlar. Deriye iyi tutunan ve suyla çıkmayan taşıyıcılar ile dayanıklıkları arttırılabilir. Yaz aylarında koruma faktörü yüksek ( SPF 15-30 ) gün örtüleri kullanılmalıdır.

Gelişen fotoyaşlanmanın istenmeyen belirtilerini yok etmek veya geriletmek günümüzde bazı yöntemlerle mümkün olmaktadır. Tretinoin içeren krem, jel ve solüsyonların topikal kullanımı bu yöntemlerin en etkili ve güvenilir olanıdır. Keratinositlerde çoğalmaya yol açarak epidermal incelmeyi azaltmakta ve bu nedenle oluşan kırışıklıklarda belirgin düzelme sağlamaktadır. Kırışıklıklardaki bu objektif düzelme tedavinin 2-4. ayında başlar ve 8-9. ayda en üst düzeye ulaşır.

Alfa-Hidroksi- Asit (AHA) keratinizasyon düzenleyici bir ajandır. St. granülozumun üst kısmındaki deri üst tabaka hücrelerindeki kohezyonu azaltır. Epidermal kalınlaşma, özellikle papiller dermiste mukopolisakkaritlerde artış, elastik fibrillerde düzen ve kollajen dansitesinde artış sağlar. Düşük konsantrasyonlarda ( %3-11) kozmetik deri bakım ürünlerinde kullanılır. Yüksek konsantrasyonlarda ( %20-90) deriyi kimyasal soyma (peeling) işleminde kullanılmaktadır. Kimyasal peeling yüzeyel kırışıklıkların yanısıra yüzeyel akne skarları, seboreik keratozlar ve pigmente lekelerin giderilmesinde de önerilen en popüler kozmetik uygulamalardan biridir. İnflamasyon (iltihap) ve irritasyona (tahrişe) yol açmaması en önemli üstünlüğüdür, ancak bir yan etki olarak özellikle yaz aylarında uygulandığında hiperpigmentasyon (deri renginde koyulaşma) gelişebilir.

Kozmetiklerin yol açtığı istenmeyen durumlar
Kozmetiklerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek istenmeyen durumların başında ürünlerle oluşan temas dermatiti gelmektedir. Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan temas dermatitinin görülme sıklığı % 5-10 arasında değişir. Hem görülme sıklığı açısından hem de oluştuğunda çok dramatik tablolar yaratabildiğinden temas dermatiti, kozmetiklerin neden olduğu en önemli reaksiyon olarak değerlendirilmektedir. Deride irritasyonun veya geç tip duyarlılığa bağlı immünolojik olayların başlattığı bir inflamasyon sonucu ortaya çıkar. Klinik olarak oluştuğu deri bölgesinde eritem(kızarıklık), ödem(şişlik), ve vezikülasyon (su kabarcıkları) gelişir. Lezyonlar kaşıntılıdır, daha sonra sulantı ve krutlanma olur. Şiddetli olgularda ise eritemli zeminde gelişen büller ve erode (su dolu kesecikler) alanlar görülebilir.

Deride temas dermatitine yol açan kozmetikler deri bakım ürünleri (% 25), saç preparatları (%24), yüz makyaj ürünleri (%11), tırnak preparatları (%8), parfümler (%7), kişisel temizlik ürünleri (%4), göz makyaj ürünleri (%4) ve günörtüleri (%3) dir. Kozmetiklerin yol açtığı farklı mekanizmalarla gelişen temas dermatitinde neden saptanamadığında yama (patch) testleri kullanılmaktadır. Tedavide sorumlu ajanın saptanarak uzaklaştırılması gerekir. Daha sonra tablo kortikosteroid içeren kremlerin kullanımı ile düzeltilir. Nadir olgularda reaksiyon şiddetli ise sistemik kortikosteroid kullanımı gerekebilir.

Kozmetik ürünlerin bir kısmında mineral yağlar, vazelin, lanolin gibi komedojenik potansiyel taşıyan maddeler vardır. Bu ürünler ya komedon oluşumuna neden olarak zaten var olan akne lezyonlarının artmasına veya folikülit(kı kökü iltihabı) gelişimine neden olurlar. Kozmetiklere bağlı olarak gelişen akne olgularında herhangi bir tedavi önerilmez. Sorumlu kozmetik kullanımının sonlanması ile tablo kendiliğinden düzelir.

Bazı kozmetiklerin kullanımı ile deride genellikle kalıcı olan pigmentasyon oluşumları görülebilir. Daha çok bazı ucuz parfümlerin kullanımı sırasında UV etkisiyle ortaya çıkar. Deride UV etkisiyle birkaç saat içerisinde eritem, vezikül ve büllerle karakterize bir tablo gelişir ve kalıcı pigmentasyon ile sonlanır. Ayrıca özellikle yaz aylarında uygulanan peeling sonrasında da pigmentasyon gelişebilmektedir.

Derinin sağlıklı, temiz, pürüzsüz ve güzel görünmesi için kullanılan kozmetikler günlük yaşamın vazgeçilmez tüketim ürünleridir. Kozmetiklerden beklenen maksimum yararlanım ancak bilinçli ürün seçimi ve düzenli kullanım ile mümkündür. Toplumun her kesiminde yaygın olarak kullanılan bu ürünler ne yazıkki bilinçsizce tüketilmekte ve deri bakımı ve cilt temizliğine yönelik uygulamalar, ülkemizde uzman olmayan kişilerce ve uygun olmayan koşullarda yapılmaktadır. Böylece yanlış kozmetik kullanımı veya yanlış uygulamalar ortaya çıkabilmektedir.Bu tür sorunların ortadan kaldırılması ve uygulamaların bilimsel boyutta sürdürülmesi amacıyla Tıp Fakültelerinin Dermatoloji Kliniklerinde Kozmetoloji Üniteleri oluşturulmaya başlanmıştır.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Kozmetoloji Ünitesi.
Kozmetoloji deri bakımı, iyileştirilmesi ve deri sağlığının korunmasına yönelik uygulamaları nedeniyle bir anlamda dermatolojinin koruyucu hekimliği sayılabilir. Bilinçli bir şekilde bakımı yapılan ve korunan deride, başta zararlı çevresel koşullardan (U.V, çevre kirliliği ve kimyasal ürünler) kaynaklanan deri kanserleri başta olmak üzere çeşitli deri hastalıklarının oluşumu azalmaktadır. Ayrıca derinin daha iyi görünmesini sağlamak ve deride istenmeyen leke, iz ve kırışıklık gibi oluşumların giderilmesi ve bu amaçla çeşitli yöntemlerin uygulanması kozmetik dermatolojinin uğraşıları arasındadır.

HÜTF Dermatoloji Anabilim Dalına Bağlı Kozmetoloji Ünitesi 1997 yılında Prof. Dr. Nilgün Atakan başkanlığında kurulmuştur ve ünitede uygulanan tüm işlemler Anabilim Dalında görevli öğretim üyeleri, araştırma görevlileri veya onların gözetimleri altında eğitilmiş elemanlar tarafından yapılmaktadır. Uygulanacak işlem ne olursa olsun üniteye başvuran kişiye başlangıçta tam bir dermatolojik muayene yapılmakta ve kozmetik işlem öncesinde dermatolojik açıdan herhangi bir tetkik ya da tıbbi tedaviye ihtiyacı olup olmadığı belirlenmektedir. Gerekli durumlarda hasta dermatoloji Anabilim Dalında tetkik ve tedavisi planlandıktan sonra kozmetoloji ünitesine kabul edilmektedir. Örneğin epilasyon için üniteye başvuran kişi, öncelikle kıllanma artışına sebep olabilecek patolojiler açısından değerlendirilir, gerekli hormonal tetkikleri yapıldıktan sonra işlem uygulanır. Ayrıca her türlü işlem öncesinde başvuranların tümü sistemik hastalık, ilaç kullanımı ya da herhangi bir maddeye alerji öyküsü açısından sorgulanarak uygulanacak işlem için bir sakınca olup olmadığı ya da oluşabilecek yan etkiler öğrenilir. Hastalara gerektiğinde uygulanacak maddelerle alerji testleri yapılmakta ve yan etkiler minimuma indirilmektedir. Kozmetoloji ünitesinde cilt bakımı, myolifting, epilasyon, peeling, dolgu maddesi implantasyonu, Botox injeksiyonları, skleroterapi uygulamaları yapılmakta ayrıca deri bakımı ve uygun ürün kullanımı konusunda bilgi verilmektedir.

0 yorum: