Yaşam tarzı mide kanserinde etkili

Yaşam tarzı mide kanserinin gelişimine etki ediyor. Uzmanlar, batı tarzı yaşamdan öz tüketim şekline dönülürse mide kanserinin kontrol altına alınacağını söylüyor.

Türkiye’de son 10 yılda en hızlı yükseliş gösteren kanser türü mide kanseri. Gastrite neden olan bir mikrop, asit salımını azaltarak mide kanserini hazırlayan faktörlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Gastrite yol açan mikrobun yaygınlığı, erken teşhisi ve tarama programıyla ilgili bir çalışma başlatacaklarını belirten Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanvekili Prof. Dr. Murat Tuncer, mide kanserinden korunmak için gazlı içecekler, salam, sosis, sucuk gibi et ürünler ve sigaradan uzak durmak gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Murat Tuncer, mide kanserinin hızlı yükselişinde sigara ile insanların Batı tarzı yaşama eğilim göstermesinin ve fast foodlara yönelmesinin etkili olduğunu belirterek “Eskiden bir köye gittiğiniz zaman ayran ikram edilirdi. Şimdi ise gazlı hazır içecek ikram ediliyor. Bu da kanserin ortaya çıkmasında önemli rol oynuyor. İnsanlarımız, Batı tarzı yaşamdan çok, öz tüketim şeklimize döndüğünde mide kanserini kontrol altına alabiliriz” dedi.

KANSERDE KAFKAS KUŞAĞI
Prof. Tuncer, Kanserden korunmak için beyaz et ile sebze, meyve, süt ve süt ürünlerinin tüketimine ağırlık verilmesi gerektiğini söyleyerek, kanserde Kafkas kuşağı denilen olguya dikkat çekti. “Dünyada ‘Kafkas Kuşağı’ diye bilinen bir kanser kuşağı var bu kuşak Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi’nden başlayarak, İran’ın belli bölgeleri ile tüm Kafkas ülkelerine yayılıyor. Bu kuşağın ortaya çıkmasındaki nedenlere yönelik şimdiye kadar birçok çalışma yapıldı, ancak hiçbir sonuç alınamadı.”

TUZLANMIŞ YİYECEKLER MİDEYE ZARARLI
Söz konusu bölgelerde kış aylarının çetin geçmesinden dolayı tuzlanmış yiyecek ve sıcak içecek tüketiminin fazla olması, yöre halkının yaşam koşulları gibi faktörlerin kanserin yayılımını etkilediğini ifade eden Tuncer, bu faktörlerden hiçbirinin hastalığı tek başına açıklamadığını vurguladı. Kafkas kuşağı kanser türünün bulunduğu bölgelerde genetik ve çevresel faktörlere yönelik çalışmaların halen devam ettiğine değinen Tuncer, “Bugün için bizim bu kuşağın nedenini söylememiz henüz mümkün değil” dedi.