bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Şubat 2008 Pazartesi

Kadın hastalıkları için şifalı bitkiler

Kadınlara Özgü Rahatsızlıklar

Demir eksikliği

Isırganotu: Taze ısırganotu yapraklarından hazırlanmış çay bedendeki demir miktarını çoğaltır. Bir avuç dolusu ince kıyılmış taze yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Düşüklere karşı önlem

Arslanpençesi: Olası düşükleri önlemek amacıyla, gebeliğin üçüncü ayından sonra her gün arslanpençesi çayı içilmelidir.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Gürgen ağacı: Gürgen ağacının genç sürgünleri uzun süre kullanılarak düşüklere karşı önlem alınabilir.

Bir avuç dolusu ince kıyılmış taze sürgün yarım litre sütün içinde kısaca kaynatılır. Süzülen sütün içine bir yumurta sarısı eklenir ve herkesin kendi yöntemine uygun biçimde, bir un çorbası hazırlanır. Haftalarca ve hatta hiç çekinmeden aylar boyunca, akşam yemeklerinden önce bir tabak çorba içilir.

Kekik: Yarım tatlı kaşığı kekik, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Bitki karışımı: Eşit oranda ince kıyılmış arslanpençesi ve civanperçemi iyice harmanlanır. Yarım tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Böğürtlen yaprağı(çevirenin önerisi): Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış böğürtlen yaprağı(taze bitki daha etkilidir), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve iki dakika demlendikten sonra süzülür. Gebelik boyunca her gün 1-2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Hormon dengesizliği

Ökseotu: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış ökseotu, bir bardak soğuk suda 12 saat bekletildikten sonra ısıtılır ve süzülür. Sabahları ve akşamları birer bardak olmak üzere, günde en az 2 bardak ökseotu çayı içilir. Bir kerede demlenen çay, bir termosta sıcak olarak muhafaza edilebilir.

Hayıt meyvesi(çevirenin önerisi): Yarım tatlı kaşığı hayıt tohumu havanda hafifçe ezilir, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Genel anlamda hormon dengeleyicidir. Östrojen ve progesteron hormonlarının yetersizliğine karşı da kullanılabilir.

Kadın rahatsızlıkları(genel)

Arslanpençesi: Kadınların her tür rahatsızlıklarında arslanpençesi eski zamanlardan beri başarıyla kullanılmaktadır.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 2-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Ballıbaba: Yarım veya bir tatlı kaşığı beyaz veya sarı ballıbaba çiçeği, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Kan oluşumunun desteklenmesi

Isırganotu: Genelde değeri pek bilinmeyen ısırganotu, yalnızca kanı temizlemekle kalmayıp, bedende kan oluşumunu da destekler.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 3-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Civanperçemi: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Kırlangıçotu: Bir çay kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 1-2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Hindiba: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Sabah saatlerinde 1 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Kansızlık(anemi)

Kansızlık, damarlarda akan kanın miktarında bir azalma değil, kandaki alyuvarların sayısında veya alyuvarlara renk kazandıran proteinde(hemoglobin) oluşan bir azalmanın ifadesidir. Kansızlığın başlıca belirtisi, derinin ve mukozaların(dudaklar, ağız boşluğu ve gözkapaklarının iç yüzeyi) belirgin derecede solgunluğudur. Kansızlık çeken kişiler çabuk yorulurlar, sinirlenmeye yatkındırlar, bir konuya odaklanmada zorlanırlar ve genelde uykusuzluk çekerler. Bedensel zorlamalarda kalp atımı ve solunum hızlanır. Aşırı derecedeki kansızlıklarda ise, el ve ayaklarda karıncalanma biçiminde belirti veren sinirsel bozukluklar oluşabilir.

Kansızlığın sebebi sürekli kan kaybı(örneğin fazla adet kanaması veya hemoroit kanaması) ve demir eksikliğidir. Demir, kana kırmızı rengini kazandıran proteinin önemli bir elemanıdır. Bedende yeterli demir olmadığında, kemik iliğindeki sürekli yeni kan üretimi aksamaya başlar. Demir eksikliği, ağır kanamaların, besin yoluyla alınan demir miktarındaki azalmanın veya mide ve bağırsakların demiri gereğince özümseyememesinin bir sonucudur. Dikkat: Özellikle gebe kadınların yeni kan üretimi için bol miktarda demire ihtiyaçları vardır! Ayrıca, mide mukoza işlevlerindeki bir aksama da, B12 vitamini eksikliği ile bağıntılı olarak, kansızlıkta rol oynayabilir.

Bir süre deniz kıyısında veya dağlık bir bölgede kalmak, bolca uyumak ve bedensel yorgunluklardan kaçınmakla, iyileşme sürecine katkıda bulunulabilir.

Isırganotu: Kan yaptırıcı etkinliği nedeniyle, ısırganotu, kansızlığa karşı kullanılabilecek bitkilerin en önde gelenidir.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak, 3-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Arslanpençesi: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Koyunotu(Agrimonia eupatoria): Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

İsveç Şurubu: Yukarıda önerilen bitki çaylarından birine eklenerek, günde 1 yemek kaşığı dolusu İsveç Şurubu alınır. İçine bir yemek kaşığı İsveç Şurubu eklenen yarım bardak bitki çayının yarısı kahvaltıdan önce, öteki yarısı da kahvaltıdan sonra içilir.

Kısırlık

Bir kadının kısır olmasına yol açan üç ana nedenden söz edilebilir:

1. Erkek spermlerini(spermatozoit) dişi yumurta hücresine ulaştıran dölyolunda tıkanıklık veya benzeri bir durum.

2. Döllenebilecek bir yumurta hücresinin yokluğu.

3. Döllenen bir yumurta hücresinin dölyatağına yerleşememesi.

Kısırlık pek çok nedenden kaynaklanabilir: Vajinada yapısal bozukluklar, dölyatağı boyun kanalında tıkanıklık, dölyatağı boyun kanalı mukozasının mukusu ile(ağdalı sıvısı ile) erkek spermi arasındaki kimyasal uyuşmazlıklar, dölyatağı mukozasında yapısal eksiklikler, miyomlar(iyi huylu tümörler), yaşanmış düşüklerin bir sonucu olarak yumurtalık tüpü tıkanıklığı, kürtajlar, zührevi hastalıklar(cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar), tüberküloz ve birincil ve ikincil cinsel hormonların yetersizliğinden kaynaklanan, yumurta hücresi oluşumundaki aksaklıklar.

Ökseotu: Çocuk sahibi olma istekleri gerçekleşmeyen kadınlar, sabahları aç karnına ve geceleri yatmadan önce 25 damla ökseotu özsuyu almalıdırlar. Ökseotu özsuyu damlaları eczanelerden (örneğin Almanyada) temin edilebilir. Ökseotu özsuyunu kendisi hazırlamak isteyen kişiler ise, toplanan taze yaprakları iyice yıkayıp ince kıydıktan sonra bir mikserde bitkinin özsuyunu çıkarabilirler. Taze ökseotu özsuyu kadının kısırlığına son verebilir!

(Çevirenin notu: Çok az özsu içeren bitki yaprakları ıslak olarak miksere atılmalı ve hatta mikserin içine de biraz su koyulmalıdır. Taze bitki özsuyu buzdolabında kısa bir süre için muhafaza edilebilir.)

Menopoz dönemi

Kadınlarda menopoz süreci normalde 45-50 yaşları arasında başlar. Sürekli yumurta üretimi zamanla azalarak durur ve bu durumun sonucu olarak adet kanamaları da sona erer. Daha adet kanamaları tam olarak sona ermeden pek çok kadında menopoz dönemine özgü rahatsızlıklar başlar. Bu durum, yumurtalıkların işlevlerinin sona ermesiyle oluşan dişilik hormonu(östrojen) eksikliğinin bir sonucudur. Bedenin bu yeni duruma uyum sağlaması gerekmektedir. İşte bu uyum sağlama sürecinde kadınlar, ani ateş basması, sinirlilik, moral bozukluğu, ağlama krizleri ve nedensiz depresyonlara yol açan duygu dalgalanmaları yaşarlar. Bunların tümü, hormon yetersizliğinden kaynaklanan ve zamanla üstesinden gelinebilen duygusal değişimlerdir. Menopoz dönemi kadının yaşamında önemli bir dönüm noktasıdır. Tanrı’nın eczanesinden önerilen aşağıdaki bitkiler bu uyum sağlama döneminde yardımcı olabilirler.

Arslanpençesi: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Çobançantası: Menopoz döneminde disiplinli bir çobançantası kürü önerilmelidir. Dört hafta boyunca günde 2 bardak çay aksatılmadan içilir.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Süre sonunda çay içimine bir hafta ara verilir ve yeniden dört haftalık bir küre başlanır.

Ökseotu: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, bir bardak soğuk suda 12 saat demlendirildikten sonra ısıtılır ve süzülür. Gün boyuna yayılarak 3 bardak sıcak ökseotu çayı içilebilir. Bir kerede demlenen günlük çay miktarı bir termosta sıcak olarak muhafaza edilebilir.

Civanperçemi: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyuna yayılarak 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Civanperçemi oturma banyosu: Çay içiminin yanı sıra, haftada bir kere de bir civanperçemi oturma banyosu alınmalıdır.

100g ince kıyılmış kuru bitki, 5 litre soğuk suda 12 saat demlendirildikten sonra ısıtılır ve sıcak banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadır. Banyo suyu böbrek bölgesini örtmelidir. Süre sonunda kurulanılmadan bir bornoz giyilir ve sıcak yatakta bir saat süreyle ter atılarak dinlenilir.

Bitki karışımı: 25g arnika çiçeği(veya aynısafa çiçeği), 50g kediotu kökü, 25g izlanda yosunu(veya hayıt tohumu), 25g oğulotu/melisa, 25g civanperçemi ve 25g adaçayı. Bitkiler çok ince kıyılarak iyice harmanlanır.

Yarım tatlı kaşığı bitki karışımı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Sabahları demlenen 1 bardak bitki çayı soğutulmadan yudumlanır.

Toplardamar iltihabı

Öksürükotu(Tussilago farfara): Toplanan taze yapraklar yıkanır ve bir merdaneyle iyice ezilir. Taze krema(kremşanti) ile iyice karıştırılan yaprak lapası, iltihaplı damarların üstüne yatırılır ve temiz bir bezle tespit edilir.

Ebegümeci: İki avuç dolusu ince kıyılmış taze yaprak, 5 litre soğuk suda 12 saat demlendirildikten sonra ısıtılır ve süzülür. Kollar veya bacaklar bu ebegümeci demlemesinin içinde 20 dakika bekletilir.

Aynısafa merhemi: Toplardamar iltihabında aynısafa merhemi çok başarılıdır.

Bir tavada veya tencerede 250g saf domuz yağı( kaz yağı veya tereyağı) iyice kızdırılır. Bu kızgın yağa iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki(yaprak, çiçek, sap) eklenir, köpüklenme başlayınca kısa bir süre karıştırılır, ocaktan indirilir ve serin bir yerde ertesi güne kadar bekletilir. Ertesi gün tekrar ocağa koyulur ve yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten süzülür ve kapaklı temiz merhem kaplarına aktarılır. Merhem günde birkaç kere iltihaplı atardamarların üstüne sürülür.

(Çevirenin notu: Süzme sırasında posalar sıkılacak olursa, bitki özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemlerin buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.)

İsveç Şurubu: Aynısafa merhemi sürülen iltihaplı toplardamarın üstüne 4 saat süreli İsveç Şurubu kompresi uygulanır. Bunun için gerekli büyüklükte bir pamuk parçası İsveç Şurubuyla nemlendirilir ve iltihaplı bölgeye yatırılır. Isı koruyucu olarak, kompresin üstüne bir tabaka kuru pamuk koyulur ve giysilerin lekelenmesini önlemek için, hepsi bir plastik parçasıyla örtüldükten sonra sargı beziyle tespit edilir.

Varis

Karakafesotu oturma banyosu: 200g taze veya kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki yaprağı, 5 litre soğuk suda 12 saat demlendirildikten sonra ısıtılır, süzülür ve sıcak banyo suyuna eklenir. Küvetin içindeki banyo suyu böbrek bölgesini örtmelidir. Banyo süresi 20 dakikadır. Süre sonunda kurulanılmadan bir bornoz giyilir ve sıcak yatakta bir saat süreyle ter atılarak dinlenilir.

Koyunotu(Agrimonia eupatoria) merhemi: Varislerin üstüne her gün merhem sürülür. Friksiyon yapılmaz!

Bir tavada veya tencerede 250g saf domuz yağı(kaz yağı veya tereyağı) kızdırılır. Kızgın yağın içine ika avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki(yaprak, çiçek, sap) eklenir, köpüklenme başlayınca kısa bir süre karıştırılır, ocaktan indirilir ve ertesi güne kadar serin bir yerde bekletilir. Ertesi gün, yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür ve kapaklı merhem kaplarına aktarılır. Tülbentte kalan posaların suyu iyice sıkıldıktan sonra hemen varislerin üstüne kompres olarak uygulanır ve 2-3 saat etkilemeye bırakılır. Sonraki günlerde varis bölgeleri düzenli olarak merhemlenir.

(Çevirenin notu: Süzme sırasında posalar yağın içine sıkılacak olursa, bitkinin özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemlerin buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.)

Aynısafa merhemi: Koyunotu merhemi gibi, aynısafa merhemi de varisleri kısa sürede rahatlatabilen bir özelliğe sahiptir.

Bir tavada veya tencerede 250g saf domuz yağı(kaz yağı veya tereyağı) kızdırılır. Kızgın yağın içine iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki(yaprak, çiçek, sap) eklenir, köpüklenme başladıktan sonra kısa bir süre karıştırılır, ocaktan indirilir ve ertesi güne kadar serin bir yerde bekletilir. Ertesi gün, yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür ve kapaklı merhem kaplarına aktarılır.

Tülbentte kalan posanın suyu iyice sıkıldıktan sonra hemen varislerin üstüne kompres olarak yatırılır ve 2-3 saat etkilemeye bırakılır.

Sonraki günlerde, aynısafa merhemi keten bezlerinin üstüne bıçak sırtı kalınlığında sürülerek varislerin üstüne uygulanır ve sargı beziyle tespit edilir. Bu kompresler her gün tazelenir. Kompres süresi 2-5 saat olabilir.

(Çevirenin notu: Süzme sırasında posalar sıkılacak olursa, bitkinin özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemlerin buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.)

Ballıbaba kompresi: Ağrıyan varislere karşı Tanrı’nın eczanesinden bir başka ilaç da, beyaz veya sarı ballıbaba kaynama suyu ile hazırlanan baldır kompresleridir.

1-2 tatlı kaşığı dolusu çiçek, yarım litre suda kısaca kaynatıldıktan sonra yarım dakika demlendirilir ve süzülür. Kaynama suyunda ıslatılan sargı bezleri baldırlara sarılır ve etkilemeye bırakılır. Etki süresi kişilerce belirlenebilir.

En etkili ilaç ise, özellikle genç yaşlarda başlatılan önlemlerdir: Sigara tüketiminin kontrolü, hareketlilik, bacak jimnastikleri ve sağlıklı ayakkabı giyilmesi bu önlemlerden başlıcalarıdır.

Zayıflık

Eğir kökü: Yeterli miktarda besleyici besin tüketildiği halde süregelen zayıflık genelde metabolizma aksaklıklarından kaynaklanır. Bu durumda eğir kökünün iyileştirici güçlerine güvenmek gerekir. Alışılmamış derecede zayıf olan ve yeterli beslendikleri halde bu durumlarında bir değişiklik olmayanlar da eğir kökü çayı içmelidirler.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 12 saat demlendirildikten sonra ısıtılır ve süzülür. Bu bir bardak çay, yemeklerden önce ve sonra birer yudum olmak üzere, bir gün için yeterlidir. Fazlasına gerek yoktur. Gün boyunca sıcak kalması için çay bir termosta muhafaza edilebilir.

Eğir kökü tam banyosu: Günde 1 bardak eğir kökü içiminin yanı sıra, arada bir eğir kökü katkısıyla hazırlanan tam banyolar da yararlı olacaktır.

200g ince kıyılmış eğir kökü, 5 litre soğuk suda 12 saat bekletildikten sonra ısıtılır, süzülür ve sıcak banyo suyuna eklenir. Kalp banyo suyunun dışında kalmalıdır. Banyo süresi 20 dakikadır. Süre sonunda kurulanılmadan bir bornoz giyilir ve sıcak yatakta bir saat süreyle ter atılarak dinlenilir.

Kilo verme yolları, kilo vermek için öneriler

Kış aylarında fazla kilo alınmasının önüne geçebilmek için tok tutucu özelliği bulunan çorba ve lifli gıdalar tüketilmesi öneriliyor. Konya SSK Bölge Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şirin Kayhan Eser, kış aylarında artan soğukların, vücutta olumsuz etkilere neden olduğunu kaydetti. Bazal metabolizmanın (vücudun ihtiyacı olan asgari enerji miktarı) değiştiği kış aylarında vücut ısısının düştüğünü bildiren Eser, normal ısı düzeyine ulaşılması için fazladan enerjiye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu nedenle kış aylarında yemek yeme isteğinin arttığını ve yüksek enerji veren karbonhidratlı gıdaların tüketildiğini ifade eden Eser, bunun da aşırı kiloya yol açabildiğini anlattı. Eser, soğuk havalarda çok yemenin yanı sıra evden ya da çalışılan mekanlardan dışarı pek fazla çıkılmadığını, bunun da hareketsizliğe neden olduğunu belirterek, yenilenin eritilmemesinin de kilo almada önemli rol oynadığını aktardı.


\”3 öğün yerine 5 ara öğün\”

Ayrıca kış aylarında gecelerin uzun olması ve sürekli atıştırılmasının da alınan gıdaların kiloya dönüşmesine neden olduğunu ifade eden Şirin Kayhan Eser, şunları söyledi: \”Kışın fazla kilo almamak için ilk olarak tok tutucu çorba ve lifli gıdaların tercih edilmesi gerekiyor. Sürekli atıştırmanın önüne geçecek kepek, yulaf, çavdar, kuru fasulye, nohut, meyve ve sebze gibi lifli gıdalar midede su çekip şişeceğinden, yeme isteğini azaltacaktır. Sık aralıklarla su içmek de yemek yeme isteğini azaltan diğer bir etkendir.\”

Eser, ayrıca çok fazla yemek yenilen 3 ana öğün yerine gün içinde 5 ara öğünle karnın doyurulması gerektiğini vurgulayarak, bunun mide kapasitesini düşüreceğini ve metabolizmanın daha hızlı çalışarak, alınan gıdaların daha kolay eritilmesini sağlayacağını bildirdi. Öğünlerin kesinlikle geciktirilmemesi gerektiğini belirten Eser, aksi halde sonraki öğünde daha fazla yenileceğini, bunun da mideyi genişleterek yemek yeme isteğini artıracağını söyledi.

\”Kilo almamak için yemek sırasında oyalanın\”

Beynin tokluk merkezini uyarması gereken yemek masasında geçen ilk 20 dakikalık zamanın doldurulması amacıyla yemek sırasında oyalanmanın da kış kilolarının önüne geçeceğini dile getiren Eser, şöyle devam etti: \”Beyin, yemeğe başlandıktan yaklaşık 20 dakika sonra tokluk merkezini uyarır. Bu nedenle bu süreyi doldurmak ve daha fazla yememek için yemekte oyalanmak gerekir. Bunun için de en ideal yöntem, gıdaları yavaş ve iyi çiğneyerek, yemek yeme süresinin uzatılmasıdır. Bu hem fazla gıda alımını, hem de alınan gıdaların daha kolay sindirilmesini sağlar. Bu nedenle tabağındaki yemekle oynayanlar genelde zayıftır.\”

Eser, yeme isteğine karşı iradeli davranılması, sürekli ortaya çıkan açlık hissinin ise meyve ve sebzeyle geçiştirilmesinin daha doğru olacağını sözlerine ekledi.

Saç dökülmesi,

Kadınların saçlarıyla ilgili en önemli sorunlarından biri olan Alopesia Areata olarak adlandırılan saç dökülmesi, saçın kısım kısım ya da bütün başta yoğun bir şekilde dökülmesidir. Uzmanlar bu durumu, yaşamda daha aktif olarak yer almaya başlayan kadınların hormonal değişikliğine bağlamaktadır.

Yaşamdaki etkinliklerinin artmasıyla kadınların erkeklik hormonu olan androjeni daha fazla salgılamaya başladıkları düşünülmektedir. Bir kadının vücudundaki normal hormon oranı, 8 ölçü östrojene (kadınlık hormonu) karşılık 1 ölçü androjen hormonudur. Ancak bu oran değiştiğinde kadınlarda saç dökülmesi görülmeye başlanır. Östrojen hormonu doğrudan cildin dokusunu ve saçın esnekliğini etkiler. Aslında doğumdan birkaç ay sonra kadınların saçları dökülmeye başlar. Çünkü hamilelik sırasında pek yüksek olan östrojen seviyesi doğumdan sonra birden bire düşer, bu da saçları kötü etkiler. Ancak bu geçici bir durumdur bu yüzden endişelenmeye gerek yoktur.

Ayrıca doğum kontrol hapları alan kadınlar da, hap kullanmayı bıraktıktan sonra saç dökülmesiyle karşılaşabilirler. Saç dökülmesiniyle ilgili olarak uzmanların görüş birliğine vardığı temel sebepler şunlardır: Sıkıntı, endişe, uykusuzluk, bozuk dişler ve dengesiz beslenme saç dökülmesine sebep olabilir. Saçlara gelişigüzel boyamalarla verilen zararlar tellerin kırılmasından daha da öteye gidip, saç dökülmesine yol açabilir. Devamlı toplanan saçlardaki gerilme saç derisinde iltihaplanmaya, şişmeye, saçı besleyen bölümün büzülerek saçın dökülmesine sebep olabilir.

Kulak, burun, boğaz ve göz

Kulak - Burun - Boğaz ve Göz İçin Şifalı Bitkiler

Bu sistemde görülen hastalıkların çoğu mukoza problemlerinden kaynaklandığına göre, genelde yangılanmalar ve enfeksiyonlarla ilgilenmek gerekiyor. Bu durumlara uygun özel bitkiler bellidir, ama bu tür hastalıkların, bedenin tümüyle birlikte tedavi edilmesi gereği unutulmamalıdır. Yangılanmalarda (ağdalı sıvı üreten mukoza iltihapları), mukozayı sıkıştırıcı, büzüştürücü, yani sağlamlaştırıcı bitkiler (tanen içerikli) ve yangılanmaya karşı etkili bitkiler kullanılır. Kolayca uçabilen yağları fazlasıyla içeren bitkiler de bu alanda başarıyla kullanılabilir. Ayrıca, hastalıkta bakterilerin de pay sahibi olduğu düşünülerek, bakteri önleyici (öldürücü) bitkilerin de unutulmaması gerekir. Savunma ve temizlik işlevinde lenf sistemine gereken yardımın, kan temizleyici bitkilerden alınabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Özellikle bu sistemde kullanılabilecek bitkiler sırasıyla: Gözotu, hatmi yaprağı, ebegümeci, ökaliptus yaprağı, beşparmakotu, altınbaşak, kavak tomurcuğu, mürver çiçeği, nane, adaçayı, zufaotu. Ayrıca, enfeksiyon hastalıklarına karşı bedenin savunma ve bağışıklık sistemlerini güçlendiren echinacea preparatları mutlaka kullanılmalıdır. Eczanelerden temin edilebilir.

Kulak

Kulakların görevinin duymak olduğunu biliyoruz, ama bu görevin yanı sıra onlar, bedenin tüm hareketlerinde kurulması gereken denge hakkında gereken sinyalleri de beyine gönderirler. Bu çok yönlü işlevleri olağanüstü bir şaşmazlıkla gerçekleştiren içkulağın yapısı bir estetik şaheseridir. Ama içkulağın problemleri bu kitabın kapsadığı alanların dışında kalıyor. Biz burada daha çok, evde tedavi edilebilecek yangılar ve enfeksiyonlarla ilgileneceğiz.

Enfeksiyonlar

Ortakulak iltihapları genellikle boğazda başlar ve östaki borusu yoluyla yayılır. En önemli bakteri önleyici ve yangıları tedavi edici bitkiler, yalancı eğir kökü, sarmısak, papatya ve echinacea’dır. Echinacea preparatları eczanelerden temin edilebilir ve genel anlamda enfeksiyonlara karşı kullanılabilir. Kuzey Amerika kökenli bu bitki ülkemizde tanınmaz.

Lenf sistemini güçlendirici olarak, yoğurtotu, aynısafa ve koçboynuzu, yangıları iyileştirici ve mukoza güçlendirici olarak, altınbaşak ve mürver çiçeği kullanılır. Tedaviye uygun olan bu bitkiler ince kıyılıp eşit oranda karıştırılır ve günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan içilir.

Demleme biçimi: 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür.

Bu içten tedavi genelde çok etkilidir, ama kulak ağrısında dıştan tedavi kaçınılmazdır. Kulak ağrısı özellikle çocuklarda çok acı verici olabilir.

Soğuk algınlığı

Soğuk algınlığı

Soğuk algınlığı genellikle sıkıntı verici bir rahatsızlıktır ve zaman geçirilmeden tedavisine başlanılmalıdır. Hastalıkların ne anlama geldiğini anlamak için tipik bir örnek: Onları daha çok, savaşılması gereken bir şeyler olarak görürüz, organizmanın dengesindeki bir sapma olarak değil! Bu uyarıya dikkat edilmeli ve bedeni yeniden eski durumuna döndürebilecek yollar aranmalıdır. Bedende bir virüsün yaygınlaşabileceği uygun bir ortam, bir dengesizlik oluştuğunda, soğuk algınlığının etkileri de hemen görülmeye başlar. İç dünyamız sağlıklı ve uyumlu olduğunda ise, virüs bombardımanına tutulsak bile soğuk algınlığına karşı direnebiliriz.

Soğuk algınlığında atılması gereken ilk adım, bedenin mukus üretiminin (dış ortamla bağlantılı mukozaların ürettiği ağdalı sıvı) kaynakları ile ilgilenmektir. Genellikle yapılması gereken, mukus üretimine katkısı olabilecek tüm besin maddelerinin beslenme planından çıkarılmasıdır (“solunum sistemi” bölümündeki, sümüksel madde üretimi ile ilgili beslenme biçimine bakın). Eğer kişi, her kış soğuk algınlığına yakalanıyorsa, böyle bir beslenme diyetinin uygulanması kaçınılmazdır.

Atılacak ikinci adım ise, hastalığın şifalı bitkilerle tedavisidir. Genelde, nezleye karşı kullanılan bitkilerin tümü, soğuk algınlığına karşı da başarıyla kullanılabilir. Her toplumun kendine özgü bitkileri vardır ve hepsi de etkilidir.

Benim özel harmanım, mürver çiçeği, nane ve civanperçemi eşit karışımıdır. Bu çay, yangılara, nezleye karşı etkili ve mukoza güçlendirici olan mürver çiçeği, uyarıcı ve birikimleri çözücü etkisiyle nane, ter ve idrar arttırıcı etkileriyle civanperçeminin oluşturduğu, çok yönlü bir tedaviyi hemen başlatır. Günde en az 3 bardak çay, mümkün olduğunca sıcak ve tatlandırılmadan içilmelidir.

Eğer hastanın ateşi varsa, karışıma kuşburnu ve ıhlamur eklenerek, terleme arttırılabilir.

Şifalı bitkilerin ve özel beslenme diyetinin yanı sıra, C Vitamini alımına da önem vermek gerekir. Hastalığın tedavisi ve yinelememesi için önlem olarak, C Vitaminin önemini yeterince anlatabilmek mümkün değildir. C Vitaminin kullanım dozajı hakkında değişik kanılar vardır. Bizim önerimiz, soğuk algınlığı belirtilerinin başlamasından rahatlama sürecinin başlangıcına kadar, gün boyuna yayarak, günde 2 g ve daha sonra günlük 500 mg C Vitamini alınmasıdır.

Ayrıca, bedenin bağışıklık ve savunma sistemlerini güçlendirmek için günde 2-3 bardak ısırganotu çayı içilmeli ve echinacea preparatları eczaneden temin edilerek kullanılmalıdır.