AIDS, Acquired Immuno Deficiency Syndrome kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Türkçe’ye çevrilmiştir.AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu=Acquired Immunodeficiency Syndrome) virüs yoluyla bulaşan bir hastalıklar bütünüdür.
Belirtiler
Bu virüs insanın bağışıklık sistemini bozarak, vücudun normalde dirençli olduğu birçok hastalığa karşı kendini koruyamamasına neden olur. Bağışıklığını kaybetmiş olan insan vücudu, herhangi bir basit solunum yolu enfeksiyonuna, mantar enfeksiyonlarına ve benzerlerine kolayca yenik düşebilmektedir. AIDS, HIV enfeksiyonunun son safhasıdır.
Tanı
Tanı yalnızca test sonucuyla konulabilir. Vücuttaki lezyonlar ve şikayetler tanı koymada düşündürücüdür ama hiçbiri HIV/AIDS’ e özgü değildir. Kişi HIV aldıktan sonra ortalama 8-10 yıl sağlıklı bir yaşam sürebilir; dışardan bakmakla hasta olduğu anlaşılamaz. Ama virüsü almasından itibaren bulaştırabilir. Bu yüzden sağlıklı görünen bir insandan bu virüsü çok rahat alabilirsiniz. Tanı ELISA yöntemiyle yapılan kan testiyle konulur. Bu test virüsün bulaşmasından 2-12 haftaya kadar doğru sonuç vermeyebilir. Test 3 aylıkken yapıldığında verdiği sonuç neredeyse kesindir; fakat Hacettepe Üniversitesi olarak 6. ayda testin tekrarının yararlı olacağını düşündüğümüzden bir daha yaptırılmasının isteriz. Sadece Elisa ile tanı konmaz; doğrulama testleri yapılmalıdır(Western Blot). Test yapılırken kişilerin kimlikleri gizli tutulur.
Tedavi
Kesin çözüm bulunamamıştır. Kullanılmakta olan tedavi pahalı ve zordur; birçok yan etkileri vardır. Ama eğer hasta günde yaklaşık 20-30 tane hapı hepsinin birlikte alınmaması gereken yiyeceklere dikkat ederek tam vaktinde ve hiçbirgün aksatmadan alırsa, hastada ilaçların çoğunlukla neden oldukları yan etkiler ortaya çıkmazsa ve virüste ilaçlara direnç gelişmezse tedavisi değil ama kontrolü mümkün olan bir hastalıktır. Bu bahsettiğimiz tedavi aylık yaklaşık 10.000 dolardır.
Öneriler
Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması Tek eşlilik ve partneri tanımak Kontrol edilmiş kan ve kan ürünlerinin kullanılması HIV pozitif olduğu bilinen ya da kuşku duyulan kişi ile cinsel temas, açık bir yarayla temas (kana karışırsa), şüpheli kan ve kan ürünleri ile temas durumunda mümkün olabildiğince çabuk bir merkeze gidip enfeksiyon hastalıklar uzmanına danışılmalıdır.
16 Şubat 2008 Cumartesi
AIDS HASTALIĞI
Etiketler: aıds, AIDS HASTALIĞI, bagışıklık sistemi, belirtiler, cinsel ilişki, enfeksiyon, hastalık, öneriler, tanı, tedavi, teşhis
Akciğer Kanseri Hastalığı
Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır.
Belirtiler
Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Eğer sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan biriyseniz, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, balgamda kan görülmesi, giderek artan nefes darlığı, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdir. Ancak hastalığın ilk aşamalarında ,çoğunlukla bunların hiçbiri olmadan, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ve terleme gibi şikayetler görülmektedir.Hiçbir bulgu vermeyen hasta grubu da az değildir.
Tanı
Düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle görülen hastalara,öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir.Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir.Hastadan ya tomografi rehberliğinde ya da bronkoskopi dediğimiz ince bükülebilir bir tüple akciğerine ulaşılarak iğneyle parça alınır.Bu işleme biyopsi adı verilir. Kanser tanısı bu biyopsi örneğinin patoloji kliniğinde incelenmesi sonucunda kesinleşir. Doktorunuz şikayetlerinize göre ayrıca karın veya beyine yönelik bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görünüleme ve kemik taraması (tüm vücut kemik sintigrafisi) gibi tetkikler isteyebilir.
Tedavi
Bu kanser türünün tedavisine hastalığın sınırlı veya yaygın oluşuna göre karar verilir. Sınırlı hastalıkta kemoterapi ve radyoterapi ardışık veya eşzamanlı olarak uygulanır. Hastalığın beyine yayılma olasılığı yüksek olduğundan ayrıca beyine koruyucu amaçlı radyoterapi yapılır. Nadiren çok küçük çaplı tümörlerde cerrahi uygulanabilir. Yaygın hastalığın tedavisi ise kemoterapidir. Kemoterapiye çok duyarlı bir tümör olmasına rağmen tekrarlama riski çok yüksektir. Kemoterapi sonrası tekrarlamalarda hastanın şikayetlerine veya hastalığın yayılım bölgelerine göre radyoterapi uygulanabilir.
Öneriler
Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: Akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sosyoekonomik düzeyi gelişmiş ülkelerde sigara içiminin başarılı olarak önlenmesi sayesinde, bu ülkelerde akciğer kanseri sıklığı oldukça azalmıştır. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta, ancak tamamen bitmemektedir. Sigarayı içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşırlar.Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır
Akciğer Embolisi Hastalığı
Akciğer embolisi, kan damarları aracılığıyla vücutta dolaşan bir embolinin (genellikle bacaktaki ya da pelvis bölgesindeki bir toplar damardan kaynaklanan ve serbest dolaşan bir kan pıhtısı) akciğerlerdeki bir artar damarı tıkaması sonucunda oluşur
Belirtiler
Akciğer embolisinin belirtileri, tıkanmanın yeri ve kansız kalan bölgenin boyutları dahil olmak üzere, birkaç etmene bağlı olarak gelişir. Akciğer embolisinin bazı olası belirtileri şunlardır: Görünür bir nedeni olmadan, ansızın soluksuz kalma hissi Soluk alırken göğüste ağrı Baygınlık hissi Öksürükle kanlı balgam çıkartma Nabızda hızlanma
Tanı
Akciğer embolisi geçirdiğinizi düşünüyorsanız, derhal bir doktora başvurun. Acil tıbbi girişime ihtiyacınız olabilir.
Tedavi
Tıkayan pıhtının açılması için kanı sulandıran ilaçlar ve yeni pıhtının oluşmaması için gerekli tedavinin vakit kaybedilmeden yapılması gerekir.
Öneriler
Aşağıdaki önlemler, akciğer embolisini ya da arterlerinizde başka tıkanmalar ya da daralmalara ilişkin tehlikeyi azaltmanızda yardımcı olabilir: Yağ içeriği düşük, liften zengin bir diyet uygulayın Düzenli olarak fizik egzersiz yapın Uzun süre oturmanız gerektiğinde, ayağa kalkın, yürüyün ya da bacaklarınızı hareket ettirin
Etiketler: akciger, belirtiler, embolisi, hastalık, kan pıhtısı, öneriler, tanı, tedavi, teşhis, toplar damar
Astım Hastalığı
Astım, hava yollarının kronik inflamatuvar hastalığıdır. Yani soluk yolu boyunca meydana gelmiş kalıcı bir iltihap söz konusudur.
Belirtiler
Nefes darlığı Hışıltılı Solunum: Islık sesi olarak da ifade edilir. Astım hastalığının çok tipik bir belirtisidir. Öksürük: İnatçı, 3 haftadan uzun süren, özellikle sabaha karşı artan ve gece uykudan uyandıran bir öksürük vardır.
Tanı
Akciğer Grafisi: Doktorunuz önce diğer hastalıkların olmadığından emin olmak için bir akciğer röntgeni isteyecektir. Spirometri: Akciğerlerin işlevlerindeki bozuklukları ortaya çıkaran ve sık yapılan bir ölçümdür. PEF takibi: Pef-metre adı verilen cihazla hastanın evde kendi yapacağı ölçümlerle yapılan tanı yöntemidir. Provokasyon Testleri: Solunum yollarındaki aşırı duyarlılığı gösteren testlerdir.
Tedavi
Astım tedavisinde ilk yapılacak olan sigaradan ve allerjiye neden olan faktörlerden uzak durmaktır. Ev akarlarına karşı evde nemin azaltılması, halıların ve tüylü oyuncakların kaldırılması, ahşap veya deri mobilya kullanılması tavsiye edilir. Astım kronik bir hastalıktır. Dolayısıyla tedavisi ömür boyudur. Astım hastaları hiç şikâyetleri olmasa bile astım ilaçlarını kullanmak zorundadırlar. Aksi takdirde her yeni “akut astım atağında” solunum yollarındaki iltihap daha da artacaktır. Astım ilaçları başlıca iki çeşittir. Hava yolunu genişletenler: Tıkanıklığı giderirler, nefes alıp vermeyi kolaylaştırırlar. İltihap gidericiler: Hava yollarındaki iltihabın artmasına engel olurlar. Ancak iltihabı tamamen geçiremezler.
Öneriler
Hoşunuza giden aktiviteleri seçin İlaçlarınızı düzenli olarak alın Başlamadan önce ısının Bitirdiğinizde soğuma egzersizleri yapın Kendinize hedefler koyun Temponuzu ayarlayın
Diş Çürüğü
Diş çürüğü, dişin sert yapılarının asitlerce eritilmesi sonucu ortaya çıkan bozulmuş diş yapısıdır. Çürüyen diş dokusu zamanla “oyularak” bir boşluk cavity, mağara, oyuk meydana getirir.
Diş minesi ve dentini esas olarak hidroksiapatit tuzlarından meydana gelir. Bu kalsiyum tuzu, asitlerin uzun süreli temasına karşı dayanıklı değildir ve dekalsifiye olur yani çözünür.
Mine organik ve inorganik bölümlerden oluşur.
İnorganik bölüm 95-98+ Organik Bölüm 1-2+ S u = Kimyasal yapı
Dişin Kimyasal formülü
Ca10PO46OH2+2F- ——> Ca10PO46F2+ 2 OH-
Yani, hidroksiapatit flor ile birleşerek hidroksiapatitten daha dayanıklı bir molekül olan Flor apatit oluştutur.
Çürüme reaksiyonu ise ortamdaki serbest H+ iyonlarınca başlatılır, dişteki kalsiyum dişten ayrışır. Şöyle ki:
Ca10PO46OH2 + 8 H+ —–> 10 Ca+2 +6 HPO4 + 2 H2O
10 Ca+2 +6 HPO4 ise ayrışmış, bozunmuş olan diş yapısı yani çürüktür.
Diş çürüğü, bir başka ifadeyle, kimyasal olarak organik ve inorganik bölüm arasındaki dengenin bozulmasıdır. Organik ve inorganik bölümler birbirine sıkı biçimde bağlı grift olarak bulunurlar. Bu kenetlenmenin matriksin, kristalli düzgün yapının bozulması sonucu organik ve inorganik bölümler ayrışır ve inorganik bölümdeki iyonlar çözünerek ağız ortamına geçer.
Çürük Süreci
Streptococcus mutans adlı bakteri çürüğün başlangıcında en önemli role sahiptir. Bu bakteri salgıladığı bazı maddelerle diş yüzeyinin yapışkanlığını artırarak bakteriler ve gıda artıklarının diş yüzeyine daha kolay yapışmasına sebep olur.
Ağız içerisinde besin artıkları kaldıkça, mikroorganizmalara tutunacak daha fazla alan ve gıda sağlamış olur. Mikroorganizmalar bu besinleri kullanır ve metabolizmaları sonucu açığa çıkan asitler ağız “pH”sını düşürür. Yani ağız içerisindeki serbest H+ iyon konsantrasyonu artar. 5,5 >pH-tehlikeli pH sınırı
H+ iyonları, Ca10PO46OH2 hidroksiapatit molekülü içindeki kalsiyumu Ca çekip alır ve inorganik kısmın çözünmesi çürümesi başlar. Bakterilerin metabolizmasına izin verilen süre arttıkça bu olay da artarak devam eder ve geriye dönüş zorlaşır.
Çürük Formülü
Diş x Asit x Zaman = Çürük
Karbonhidrat x Bakteri = Asit
Kalsifiye diş yapısının bulunduğu alanlarda asitlerin bulunması ve asitlerin dişteki kalsiyum tuzlarını eritecek kadar uzun süre orada kalmasıyla çürük oluşur. Bu etmenlerden biri yok edilirse çürük oluşmaz.
Remineralizasyon
Ağız pH
Etiketler: ağız ve diş, asit, belirtiler, çürük süreci, diş çürüğü, diş hekimi, diş minesi, karbonhidrat, öneriler, teşhis
Şarbon Enfeksiyon Hastalığı
Şarbon Bacillus Anthracis adındaki sporlu bir bakterinin oluşturduğu infeksiyon hastalığıdır.Genel olarak koyun,keçi,sığır,manda,deve,ceylan gibi ot yiyen hayvanlarda görülmekte ise de enfekte olan bu hayvanlardan çeşitli yollarla insanlara bulaşabilen bir hastalıktır.Gelişmiş ülkelerde oldukça nadir olarak görülen şarbon hastalığı son zamanlarda biyolojik silah olarak kullanılma potansiyeli yüzünden en çok söz edilen hastalıklardan biri olmuştur…
Nasıl Bulaşır?
Şarbon hastalığında bulaşma üç yolla olabilmektedir:
Deri yolu ile
Solunum yolu ile
Mide-Barsak sistemi ile
Bacillus Anthracis bakterisinin sporları toprakta 50-60 yıl gibi uzun süreler yaşayabilir.Bulaşma ciltteki bir sıyrıktan girerek, sporların solunması ile veya enfekte hayvanların etlerini yiyerek oluşmaktadır.İnsandan insana doğrudan bulaşması mümkün değildir.
Belirtileri Nelerdir?
Deri Şarbonu:Tüm şarbon olgularının yaklaşık 95 i bu formda görülmektedir.Enfekte hayvanların deri, kıl, yün gibi ürünleri ile temas eden kişilerin ciltlerindeki sıyrık veya kesiklerden bulaşmaktadır.Bulaşma olduğunda ciltte sinek ısırmasına benzer küçük kaşıntılı bir kabarıklık oluşur.1-2 gün içerisinde ortası siyah, çevresi kabarık1-3 cm çapında bir kabarcık haline dönüşür.Çevre alanlardaki lenf bezlerinde şişme görülebilir.2-3 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşebilir.Tedavi edilmeyen vakaların ancak 20 sinde ölüm görülebilmektedir.Uygun antibiyotik tedavisi ile ölüm görülmesi çok enderdir.
Akciğer Şarbonu: Bakteri sporlarının solunum yolları ile alınmasını takip eden bir hafta içerisinde soğuk algınlığına benzer birtakım belirtilerle hastalık başlar.Ateş, yorgunluk, bitkinlik hali mevcuttur. Birkaç gün içerisinde soluk alıp vermede güçlükler başlar ve süratle hasta komaya girer ve ölür.
Gastrointestinal Şarbon Barsak Şarbonu: Hasta hayvanların etlerinin yenmesi ile barsak sisteminde iltihap oluşturur.Mide bulantısı, iştah kaybı, kusma, kanlı ishal oluşur. Karın ağrısı ve ateş vardır.Olguların 25-60 ın da hastalık ölümlesonuçlanmaktadır.
Korunma Yolları:
Hayvanlar mutlaka aşılanmalıdır.Hastalıktan ölen hayvanlar yenilmemeli, deri, yün vb ürünleri kullanılmamalıdır. Pişmemiş et yemekten kaçınılmalıdır. Son zamanlarda insanlarda kullanılmak üzere bir aşısı geliştirilmiş ve aşının etkinliğinin 93 olduğu rapor edilmiştir. Hayvanlar için geliştirilmiş şarbon aşıları insanlarda kullanılamaz.
Tanı Yöntemleri:
Tanı deri lezyonlarından, gaitadan veya solunum yolu salgılarından bakterinin görülmesi ve izole edilmesi ile konur.Ayrıca kanda özel antikorlar ölçülerek de teşhis konulabilir.
Tedavi: Tedavi erken dönemde yapılacak etkili antibiyotiklerle yapılmaktadır.
Etiketler: bakteri hastalığı, belirtiler, enfeksiton, hastalık, korunma yolları, nasıl bulaşır, şarbon, tanı, tedavi, teşhis