nedenleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nedenleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2008 Cumartesi

Akciğer Kanserleri

• Sık görülen akciğer kanserleri iki geniş gruba ayrılabilir:
1-Küçük hücreli dışı kanser: skuamöz hücreli kanser, (en sık); adenokarsinoma ve large cell karsinoma
2-Küçük Hücreli kanser
• Diğer akciğer habis tümörleri i çok sayıda fakat nadirdir (lenfoma: blastoma. sarkom.vs).
Görülme sıkılığı: Her yıl 175.000 yeni vaka ,100.000 70 kişi.
Yaş: 50-70 yaş
Cinsiyet: Erkek > Kadın
BELİRTİ VE BULGULAR

• Öksürük
• Nefes darlığı
• Kanlı balgam
• Egzersiz kısıtlaması
• Göğüs ağrısı
• Ses kısıklığı
• Hırıltılı solunum
• Kol/omuz ağrısı
• Yutma güçlüğü
• Kemik ağrısı
• Kilo kaybı
• Kansızlık
NEDENLERİ
• Sigara (% 90 dan daha fazla)
• Asbeste maruz kalma
• Halojen eterler
• İnorganik arsenik
• Radyoizotoplar
• Hava kirliliği
• Diğer metaller
TANI
LABORATUAR
• Tam kan sayımı
• Sodyum,potasyum,kalsiyum ve karaciğer enzim anormalliklerini araştırmak gerekir.
• Pıhtılaşma faktörleri ve testleri yapılmalıdır.
ÖZEL TESTLER
• Elektrokardiogram
• Solunum fonksiyon testleri
• Egzersiz testi
• Stres talyum veya Persantin sintig raf ileri
GÖRÜNTÜLEME
•Akciğer grafisi,Göğüs bilgisayarlı tomografisi, perfüzyon sintigrafisi
•Başka organlara atladığı düşünülüyorsa,Batın ve Beyin tomografisi,Kemil sintigrafisi
TANI İŞLEMLERİ
• Fiberoptik bronkoskopi(Bronş içinde ucunda kamera olan bir borula girip inceleme gerekirse biyopsi yapmak)
• ince iğne aspirasyon biopsisi.(Göğüs kafesinden iğneyle girip Akciğerdeki tümörden parça alınması işlemi)
• lenf düğümü biopsisi, gereğinde.
TEDAVİ
• Küçük Hücreli Akciğer Kanserine Işın tedavisi ve kemoterapi yapılır.
• Küçük Hücre Dışı Akciğer kanserinde önce hastalığın evrelemesi ve yayılma durumu tespit edilir.Daha sonra cerrahi tedavi ve/veya ışın-kemoterapi yapılır.
• İmmunoterapi
• Gereğinde ağrı tedavisi
HASTANIN İZLENMESİ
Cerrahi olarak tümörün çıkarılabildiği vakalarda,
• ilk sene 3 ayda bir
• ikinci sene 6 ayda bir
• Üçüncü ile beşinci sene arası yılda bir izleme yapılır.
Cerrahi olarak tümörün çıkarılamadığı vakalarda,
• rahatlatma amacıyla için gerektiği kadar izleme yapılır.
ÖNLEM/KAÇINMA
• Sigaranın bırakılması
• Asbestden kaçınma
BEKLENEN GELİŞME VE PROGNOZ
• Evre I. skvamöz/ adeno/ large celi kanserlerde, cerrahi sonrası 5 yıllık sağkalım % 50
• Evre II, skuamöz kanser için cerrahi sonrası 5 yıllık sağkalım % 33 (evre II-B cerrahi sonrası 5 yıllık sağkalım % 15) ve adeno / large celi için % 20
• Not: Cerrahi öncesi evreleme tam kesin olmadığı için 5 yıllık sağkalımi rakamları daha düşüktür.
• Eğer Tümör cerrahi olarak çıkarılamıyorsa , prognoz kötü olup ortalama % yıllık sağ kalım 8-14 aydır.
Akciger kanserleri sik rastlanan ve önemli bir hastalik midir?
Tüm dünyada erkeklerde ve ayni zamanda dünyanin bir çok ülkesinde kadinlarda en sik rastlanan kanser türüdür. Bir çok kanser türünde giderek azalma söz konusu iken akciger kanserine rastlanma sikligi maalesef giderek artmaktadir. Tüm dünyada erkek ve kadinlarda halen en öldürücü kanser türüdür. Genel ölüm nedenleri arasinda dünyada ikinci sirada yer almaktadir.
Akciger Kanserinin sebebi nedir?
En iyi bilinen neden sigara içilmesidir. Bazi mesleklerde çalisma, hava kirliligi, radyasyon, genetik faktörler, beslenme aliskanliklari gibi adi geçen diger nedenlerin hiç birisi sigara ile mukayese edilecek kadar önemli degildir.
Ak toprak kanser yapar mi?
Ülkemizin bazi yörelerinde bulunan ak toprak, gök toprak olarak bilinen asbest veya zeolit içeren toprakla temas akciger kanseri yapmaktadir. Duvar sivama ve yer döseme amaçli kullanilan ve bebeklerin altina konan bu topragin bulundugu alanlarda yasayanlarda akciger ve akcigeri örten zardan köken alan kanserlere çok sik rastlanmaktadir.
Akciger kanseri bir meslek hastaligi midir?
Evet. Bazen akciger kanseri bir meslek hastaligi seklinde ortaya çikar. Örnegin radyolog hekimler ve diger radyasyonla çalisanlarda ve asbest sanayiinde çalisanlarda akciger kanserleri çok daha fazladir. Asbest bir ses ve isi yalitim maddesi olarak sanayide kullanilmaktadir. Bu is kollarinda (fren ve balata üretimi, gemi ve uçak sanayii, asbestli tugla ve yapi malzemeleri üretimi gibi…) çalisanlarda akciger kanserleri bir meslek riski olarak ortaya çikmaktadir.
Akciger kanserinin sigaradan oldugu kesin midir
Kuskusuz. Sigara ile akciger kanseri arasindaki sebep-sonuç iliskisi dogru orantilidir. Bir kisi sigaraya ne kadar erken yasta baslarsa, günde ne kadar çok sayida ve ne kadar uzun süre sigara içerse, içtigi sigaradan ne kadar derin dumani içine çekerse akciger kanseri olma riski o kadar fazladir.
Sigara içmeyen akciger kanseri olmaz mi?
Olabilir. Ancak bu, çok daha az rastlanir bir durumdur. Oysa, sigara içen bir kisinin akciger kanseri olma riski içmeyene göre 13 ile 22 kat daha fazladir.
Akciger kanserlerinin hepsi sigaradan mi olusmaktadir?
Akciger kanserlerinin %95′ inde sebep sigaradir.

Çocukların dişleri niye çürüyor

Süt dişleri normal dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle çürümeye daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler.

Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olmasında fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir.

Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler.

Özellikle annelerin sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara batırarak çocuklara vermeleri veya uyku aralarında şekerli süt, meyve suyu gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.

Öksürük Hastalıgı

Burundan akmak yerine boğaz gerisine doğru akan sümüksü salgı boğazı tahriş ederek öksürüğü başlatır. Nezleyle birlekte olan öksürük ıslak veya kuru özellik gösterebilir ve bir hafta kadar sürebilir. Öksürük nezlede genellikle en son kaybolan belirtidir. Ateş, burun akıntısı ve öksürük genellikle gribal bir enfeksiyon bulgusu olsada, 39 dereceyi aşan ateş ve sıkıntılı solunum zatürree gibi daha ciddi solunum yolu hastalığını da akla getirir

Sağlıklı bir insan nefes borusunun ‘yabancı’ olarak tanımladığı bazı yemekleri ve maddeleri dışarı atmak için öksürür. Dışarıdan gelen egzoz kokusu ya da keskin bir deterjan kokusu da öksürük nedenidir…
vücudun savunma mekanizmaları arasında yer alan öksürük ayrıca bronşların içinde oluşan ve balgam adı verilen sekresyonların da dışarıya atılmasını sağlar.
Bu doğal mekanizmalar dışında bazı hastalıkların habercisi olarak da karşımıza çıkabilen öksürük, uzaması durumunda kişinin performansını düşürür.
Altta yatan enfeksiyon var ise havada asılı kalan damlacıklar yolu ile başkalarına hastalığın yayılmasına neden olur (Örneğin;verem, zatürree gibi). Ani oluşan öksürükler ise astım krizinin gelişini ifade edebilir.
“Ciğerlerden başlamıyor”
Öksürük sadece akciğerlerden değil; kulak zarı, burun, sinüsler akciğer zarı, mide ve diafragmadan da başlayabilmektedir. Bronşit, larenjit, çocuklarda çok sık görülen bronşiolit, soğuk algınlığı, aşırı sigara, polenler ve ev tozları(mite) en sık öksürük yapan hastalık ve etkenlerdir…
Öksürük şekli, sıklığı, gelişimi sıkı takip edilmelidir. Eğer kişi hafif halsizlik ve kuru öksürükten şikayet ediyorsa, bu bize basit üst solunum yolu enfeksiyonunu hatırlatır. Öksürük balgamlı ve sık oluyorsa, buna ateş ekleniyorsa zatürreenin habercisi olabilir. Öksürdükten sonra dışarıya çıkartılan sekresyonun rengi hastalık değerlendirmede doktor kadar hasta ve yakını için de önemlidir.
Balgam rengi beyazdan sarı ve yeşile dönüyor ise olay ağırlaşıyor anlamına gelir. Yine öksürük ani gelişiyor ise çocuklarda enfeksiyon ve boğaza yabancı cisim kaçması düşünülebilir (fındığın soluk borusuna kaçması gibi). Erişkinlerde ise kötü kimyasal gazların solunmasına bağlı öksürük düşünülebilir.
EVDEKİ ÖKSÜRÜK NEDENLERİ
Uzmanlar, sadece hastalıkların değil ev içi ortamının da insanlarda öksürüğe yol açabildiğini açıkladı. Bazı basit önlemlerle öksürüğü kontrol altına almak mümkün olabiliyor. Bunlar şöyle sıralanıyor:
Bol sıvı alın: Akciğerler ve solunum yollarındaki salgılar ne kadar yapışkansa atılmaları o kadar güçleşir. Bol sıvı alındığında bu sıvıların yapışkanlığı azalır ve kolay atılır.
Nemli hava soluyun: Duş alınması veya odadaki havanın nemlendirilmesi mukus salgılarını yumuşatır.
Boğazınızı yumuşatın: Öksürük pastilleri ya da ballı çay veya bitki çayları boğazda kuruluk, gıcık ve öksürüğü önler.
Öksürmemeyi deneyin: Kuru öksürük solunum yollarının tahrişini arttırır. Mümkün olduğunca az ve hafif öksürmeyi deneyin. Yudumlanarak sıvı içilmesi, öksürüğü azaltır.
Gerektiğinde öksürük kesici ilaçları kullanın: Öksürük ilaçları ya balgamın kolay atılması ya da kuru öksürüğün kesilmesine yönelik olup çeşitli tipleri vardır.
Ev içi ortam da öksürüğe yol açabilir; eğer evden çıktıktan birkaç saat sonra belirtiler hafifliyor ve yeniden eve dönüldüğünde başlıyorsa evin içindeki havada tahriş edici maddeler bulunduğundan kuşkulanmak gerekir. Ev içindeki havanın kalitesini değerlendirmek için şunlar yapılmalı:
Evde yakıtlardan çıkan gazlar: Doğalgaz, gaz yağı, odun, kömür, tüp gaz gibi evlerde bulunan yakıtların kullanımı sonucunda yeterli havalandırma sağlanmadığında havayı kirleten gazlar oluşur.
Sigara dumanı: Sigara, pipo ve puronun dumanı akciğerlere zarar verebilir.
Evdeki kimyasal maddeler: Klorlu çamaşır suları, amonyak gibi uçucu maddeler içeren temizlik solüsyonlarından, çözücü solüsyonlardan ve boya kutularından zehirli gazlar çıkabilir.
Toz ve nem: Toz böcekleri (ev tozunda bulunan mikroskobik canlılar) teknik anlamda kirletici değildir ama bunlar nem ile birlikte şiddetli alerjik reaksiyonlara neden olabilirler.
Dekorasyon: Yeni döşenen halılar ve yeni boyanan duvarlardan tahriş edici gazlar çıkabilir
Çocuklarda öksürük
Çocuk öksürüğü aileleri en çok rahatsız eden hastalık belirtilerinden biridir. Çocuğu yorar, aileyi üzer ve uykuları böler.Ancak çocukta öksürüğe sebep olan birçok hastalık çok ciddi değil, sadece can sıkıcıdır.Öksürük sadece ciğerleri bakteriler, virüsler ve birtakım yabancı cisimlerin zararlı etkilerinden koruyan bir savunma mekanizmasıdır.
Normal koşullarda burundan başlayarak akciğerlere kadar uzanan solunum yolunun üst tabakası toz, bakteri, virüs ve diğer yabancı cisimleri yakalayan ince bir mukus tabakası ile kaplıdır. Çocuklarda yaklaşık olarak günde 0,5 litre mukus yapılır.Cilia adı verilen çok küçük tüy gibi yapılar bu mukusu korumaya çalışır ve solunum yollarına giren yabancı içeriği küçük süpürgeler gibi hareket ederek dışarıya atar.Çocukta solunum yolu enfeksiyonu başladığında ciliaların bu doğaltemizleme hareketleri ortadan kalkar.Solunum yolları da kendisini etkileyecek yabancı cisimlerden korunmak için daha da kalın bir mukus tabakası oluşturmaya başlar.İşte öksürük ciliaların hareketlerinin bozulduğu bu ortamda solunum yollarının temizliğini sağlamak için ortaya çıkar.Ciliaların hareketlerini yeniden düzenleyebilmek için enfeksiyon geçtikten haftalar sonrasına kadar çocukta öksürük sürebilir.
Öksürüğün sebebini bulmak bazı durumlarda zor olabilmektedir. Çocuklar çoğunlukla hastalık belirtilerini anlatamazlar, bazen muayene ile de bir şey bulunamaz ve bu durumlarda akciğer fonksiyon testleri gibi bir takım laboratuvar testleri yapmak gerekebilir.
Aileden alınacak küçük bilgiler ısrarlı öksürüklerin sebebinin bulunmasında yardımcı olacaktır.Örneğin sürekli sigara dumanına maruz kalma, evdeki toz ve akarlar gibi allerjen maddeler, evcil hayvanlar bu türlü ısrarcı öksürüklerin sebebi olabilir.
Öksürükle birlikte sarı,yeşil burun akıntısı, baş ve boğaz ağrısı, nefesin kötü kokması da varsa genellikle sinüzit düşünülür.Solunum yollarına çekirdek, fındık vs. yabancı cisim kaçması sonucu da öksürük ortaya çıkabilir.Astım, soğuk algınlığı, sigara dumanı da muhtemel öksürük sebeplerindendir.
Öksürük sesi bazen tanıda yardımcı olur. Kısa, kuru ve hırıltılı öksürük astım, bronşit veya zatürrede ortaya çıkar.Balgamlı öksürükler ise genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ile oluşur.Boğmaca ve krup ta da kendine özgü öksürük sesi vardır.
Soğuk algınlığında veya sinüzitlerde öksürük genellikle yatarken ( mukus sürekli boğaz gerisine akmaktadır) artar.Çocuk sabah kalktığında şiddetli öksürerek ve bazen de kusarak bu mukusu temizlemeye çalışır. Israrcı öksürükler ise bronşit, zatürre veya astımda görülür, pzisyonla ilgisi yoktur, gece veya gündüz oluşabilir, egzersizle artar.Çığlık atmak, bağırmak veya gülmek ile şiddetli bir öksürük atağı oluşabilir.

Bebeklik yaşlarında zatürre ve bronşiolit hastalıkları oldukça ciddi hastalıklardır. 1 yaşın altındaki bebeklerde havayolları henüz çok küçüktür. Bazı virüsler bu küçük hava tüpleri (bronşioller) in zarar görmesine sebep olurlar.Aldıkları hava yetersiz gelmeye başlar, nefes almakta güçlük çekerler ve acil müdahaleye gereksini duyarlar.

Astım uzun süreli öksürüklerde en çok görülen sebeplerden biridir. Genellikle öksürük dışında başka belirti yoktur.Dinlemekle göğüste tipik solunum sesleri duyulur.

Öksürük İçin Doğal İlaç

Soğukalgınlığı hastalıklarına karşı ballı soğan iyi gelir. Bir büyük soğanı iri iri dilimleyip orta boy bir bal kavanozuna ilave edin. İyice karıştırıp 1 gün bekletin. Sabah akşam
1 çorba kaşığı yiyin.

Tüberküloz-Verem Hastalığı

Dünya Sağlık Örgütünün araştırmalarına göre dünyada her yıl 8 milyon kişi vereme yakalanmakta, 3 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya nüfusunun üçte biri yani 1.9 milyar kişi verem mikrobuyla enfekte durumdadır. Bunlardan en az 50 milyonunun klasik ilaçlara dirençli verem basilleri ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir.

Hastaların %75’i sosyo-ekonomik bakımdan geri kalmış 13 ülkede ortaya çıkmaktadır. Ancak 1985’lerden sonra ileri endüstri ülkelerinde de artış olması, bu ülkeleri de konuya yeniden önem vermeye ve ciddi tedbirler almaya zorlamıştır.

Ülkemizde durum incelendiğinde ise şu durum görülmektedir. 1950’lerde verem görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktaydı. 1945 yılında verem ölüm oranı yüzbinde 262 ve 1965 yılında hastalığa yakalanma oranı yüzbinde 172 idi. 1953 yılından itibaren başlatılan aşı kampanyaları, açılan verem savaş dispanserleri ve sanatoryumlarda uygulanan tedavi hizmetleri, geniş halk kitlelerinin röntgenle tarama çalışmaları, Sağlık Bakanlığı, UNİCEF ve verem savaş derneklerinin destek ve faaliyetleri ile verem nedeniyle ölümler ve vereme yakalanma oranları hızla düşüş göstermiştir. Bu düşüş halen devam etmekte olup bu gün verem ölüm oranı yüzbinde 2.8 ve vereme yakalanma oranı ise yüzbinde 29 civarındadır. Ancak bu rakam Batı Avrupa ülkelerinden yüksek olup, amacımız bu ülkelerde olduğu gibi yüzbinde 10 oranının altına düşmektir. Ülkemizde enfeksiyon havuzunun genişliği halen 12-15 milyon kişi civarındadır. Hastalığın en sık görüldüğü bölge Marmara Bölgesi olup, bunu Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip etmektedir. Hastalığın en az görüldüğü bölgeler ise Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesidir.

Günümüzde tüm dünyanın verem ile ilgili en önemli problemlerinden biri 1. kuşak etkin ilaçlara direnç kazanmış hasta sayılarının artma göstermesidir. Özellikle tedavi programlarının iyi takip edilemediği ülkelerde bu oranlar inanılmaz boyutlara ulaşmaktadır. Ülkemizde klasik ilaçlara direnç kazanmış veremli hasta sayısı 2000 civarında olup bu konu özel bir dikkatle takip edilmektedir.

Ülkemizde veremle mücadeleyi yürütecek ciddi bir teşkilat mevcuttur. Bu kuruluşlar aşılama ve tedavi hizmetlerini ücretsiz olarak halkımıza ulaştırmaktadır.

1950’lerde yapılan programların 1. amacı aşılama ve kitle taramaları idi, günümüzde ise en önemli amacımız, bulunan hastaların hatasız tedavilerinin temini olmalıdır. Yeni hastaların bulunmasına yönelik özellikle kitle taramaları gibi çalışmalar ise ancak 2. sırada yer almaktadır. Bu nedenle ülke çapında uygulanacak bir Tüberküloz Kontrol Programının düzenlenmesinde birinci önceliğin tedavi programı olduğu göz önüne alınmalıdır.
2000’li yıllara hitap edecek şekilde yeniden düzenlenen bir Ulusal Tüberküloz Kontrol

Programımızın yeni aktiviteleri şunlardır:
Direkt gözlem altında tedavi stratejisinin uygulanması
Çok ilaca dirençli vakaların tedavisi projesi
BCG aşılama oranlarının %85’in üzerine çıkarılması
Eğitim programlarına ağırlık verilmesi ve sürekli hale getirilmesi
Laboratuar ağının güçlendirilmesi
Göğüs hastalıkları hastanelerinin modernizasyonu
Tüm sağlık kuruluşlarında standardize edilmiş tanı ve tedavi ilkelerinin uygulanması
Tedaviye alınan tüm hastaların kayıt ve takip altına alınması
Gönüllü kuruluşlar ile işbirliği
Uluslararası kuruluşlar ile işbirliği
Verem hastalığı ile mücadele görüldüğü gibi meşakkatli, sabır isteyen, pahalı ve uzun yıllar içeren bir uygulamayı gerekmektedir. Bir basil müspet tüberkülozlu hastanın yılda, 10-15 kişiyi enfekte ederek hastalığın kolayca yayılabilmesi yanında tedavinin en az 6 ay veya 9 ay devem ettirilmesi ve hasta ile birlikte ailesinin de takip edilmesi zorunluluğu, Tüberküloz Kontrol Programının ne kadar güç olduğunu göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığın araştırmalar göstermektedir ki; Türkiye gibi bir ülkede Etkili bir Tüberküloz Kontrol Programı ile Tüberküloz görülme sıklığının yarıya indirilmesi için 8 yıl geçmesi gerekmektedir.
Halkımızdan bu konudaki en önemli beklentilerimiz ise şunlardır:
Çocuklarımızın aşılarının yapılması konusunda anne ve babaların duyarlı davranmaları. BCG aşısının ilki 2. Ayını doldurunca , ikincisi ilkokul 1. Sınıfta yapılmaktadır. Aşının hiçbir yan etkisi olmayıp koruyuculuğu yüksektir (%80).
Tüberküloz teşhis ve tedavisi Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz şüphesi olan tüm hastalarımızın en yakın sağlık kuruluşuna ( özellikle verem savaş dispanserine) başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmaları gerekmektedir.
Tedaviye alınan hastaların tedavilerini aksatmadan devam etmeleri ve aile bireylerini kontrole getirmeleri gerekmektedir.
Bu tedavinin kesintisiz devamı halinde şifa oranı %100 civarındadır.
Türkiye zaten geçmişte de, çok başarılı bir “Verem Savaşı” örneği sergilemiştir. Bugün de Bakanlığımıza 271 Verem Savaş Dispanseri, 22 Göğüs Hastalıkları Hastanesi, 11 Verem Pavyonu, diğer kuruluşlara bağlı 7 Göğüs Hastalıkları Hastanesinden oluşmuş geniş bir teşkilat ile, bu mücadele için pek çok ülkeden hatta bazı çok gelişmiş ülkelerden bile daha şanslı durumdadır.